Antalya Ekspres Gazetesi'nden Güven Güneş'in haberine göre, Türkiye Ziraatçılar Derneği Antalya Şube Başkanı Abdurrahman Özcan, tarımsal planlama eksikliğinin ülke tarımını olumsuz etkilediğini söyledi. Narenciye ve armut üretiminde yaşanan sıkıntıları dile getiren Başkan Özcan, üreticilerin para kazanamadığı için bahçelerindeki meyve ağaçlarını kesmeye başladığını belirtti. Özcan, Finike Portakalı’nın coğrafi işaret alması ve marka olmasına rağmen, üreticilerin yaşadığı ekonomik sıkıntılar nedeniyle bu değerli ürünün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekti.
FİNİKE VE KORKUTELİ’NE DİKKAT ÇEKTİ
Tarım sektöründe yaşanan sorunların çözümü için yetkilileri harekete geçirmeye çağıran Türkiye Ziraatçılar Derneği Antalya Şube Başkanı Abdurrahman Özcan, önemli uyarılarda bulundu. Özcan, ‘Finike portakalı’nın yanı sıra Korkuteli’de üretilen ‘Karyağdı armudu’nda da benzer bir durumun yaşandığını ifade ederken üreticilerin gelir elde edemediği için ağaçlarını kesmek zorunda kaldığını belirtti. Özcan, yetkililere tarımdaki sorunların çözümü için yıllardır çözüm için seslendiklerini ifade ederek, “Tarımsal planlama yapılmadan ülke tarımının sorunları çözülmez. Üreticiler kaybetmeye devam ediyor. Narenciye üreticisi para kazanamadığı için narenciye bahçeleri kesiliyor. Bir portakal ağacı kolay yetişmez. Tam verimli hale gelmesi için uzun yıllar gerekir. Her yerde portakal üretimi de yapılmaz. Portakal kumlu, tınlı ve alivyonlu geçirgen topraklarda yetişir. Ülkemiz toprakları bu yüzden çok kıymetlidir. ‘Finike portakalı’coğrafi işaret almış ve marka olmuş bir üründür. Ayrı bir tadı ve bir aroması vardır. Yenilirken ağızda posa bırakmaz, son derece lezzetli tadı ve aroması vardır. Antalya’nın değişik bölgelerinde üretilen portakalları üreticiler, ‘Finike portakalı’ diye pazarlamaya çalışırlar. Bunun sebebiyse bu portakalın sevilerek tüketilmesindendir. Bu kıymetli portakal bahçeleri yok olmak üzere. 2 yıl daha para etmemesi durumunda ağaçlar kesilmeye devam edecektir. Aynı sorun Korkuteli Bayat ovasında üretilen, doyumsuz tadı ve lezzetiyle bilinen ‘Karyağdı’ armudu için de geçerlidir. Üreticiler armutlarını değeriyle satamadığı ve para kazanamadığı için ağaçlarını kesmektedirler. Bu bölgelerde, devlet yetkilileri derhal çalışmalar yaparak üreticilere yardımcı olmalıdır. Bu şekilde, üreticileri kendi kaderlerine bırakırsak, kısa bir süre sonra istesek de kurtaramayız. Bir sivil toplum örgütü başkanı olarak bu iki konuda yetkileri basın yayın aracılığı ile uyarıyorum” dedi.
KÜÇÜK ÜRETİCİ ÜRETİMİN DIŞINDA KALIYOR
TÜİK in açıklamış olduğu enflasyon rakamlarına toplumun hiçbir kesiminin inanmadığını söyleyen Özcan, çalışanların veya emeklilerin ücret artışlarını belirleyen kurumların hariç olduğunu ifade ederek, “Biz tarımcılar, kendi mesleğimiz ile ilgili olan kısmıyla ilgileniyoruz. Bizi ilgilendiren, akaryakıt gübre, ilaç ve bunlarla birlikte işçilik giderlerinin olağan üstü artışıdır. Bu fiyat artışları karşısında, özellikle küçük üreticiler, üretim dışında kalmak durumundadır. Üreticiler aynı zamanda borçla üretim yapar durumdadırlar. Zaten borçlu olan üretimimiz, yeni zamlarla karşılaşınca ürettiği ürünü satsa bile önceki borcunu zor ödüyorlar. Kısa zamanda tepedeki politikalar değişmediği takdirde, küçük üretici üretimden kopacaktır” şeklinde konuştu.
‘TOPLUMSAL SORUN HALİNE GELECEK’
Özcan sözlerine, “Tarımda bir başka önemli sorun ise bölgemizde örtü altı üretiminde çalışanların neredeyse yüzde 70’e varan kısmının Suriyeli göçmenler tarafından yapılıyor olmasıdır. Önlem alınmadığı takdirde, üretimden kopan yerli üreticiyi yeniden üretime döndürmek kolay olmayacaktır. Bu sorun, acilen üzerinde düşünülmesi gereken çok önemli sorundur. El atılmaz ve üzerinde çalışmalar yapılmaz ise önümüzdeki yıllarda beraberinde birçok sosyal sorunları beraberinde getirecektir. Dinamik, üretimi ve istihdamı önceleyen planlı bir kalkınmaya mutlak ihtiyacımız vardır. Ülke olarak hep birlikte; ‘üreterek paylaşmak’ sloganıyla hareket etmeliyiz. Üretemeden paylaşmak mümkün değildir. Üretemeyen ülkeler esaretten borçtan kurtulamaz ve tam bağımsız olamazlar. Bağımsız yaşamak istiyorsak üretmeliyiz” ifadelerine yer verdi.