ÇÜRÜK ELMANIN KAYNAĞI: GIDA KATKI MADDELERİ


Her canlının yaşamanı sürdürebilmesi için beslenme ihtiyacının giderilmesi zorunluluktur. Ayrıca sağlam kafa için sağlam vücutta bulunur derler; derler ama kimi dinler kimi dinlemez. Çünkü her bireyin beslenme tarzına verdiği önem farklıdır. Adı alışkanlık olmuş tarzlar, dönem dönem değişebilir özellikler gösterse de özünden sapma olmadan bir ömür sürer gider.
Mevlana ne güzel demiş “testinin dışına sızan testinin içindekidir” diye. Aslında tükettiğimiz yiyecek ve içecekler de insan yaşamının bir göstergesidir. Sağlıklı gıdalar, sağlıklı bir yaşam sunar iken; sağlıksız gıdalar sağlıksız bir yaşam getirmektedir.
Geçmiş insanlara baktığımızda ne kadar da uzun yaşadıklarını, uzun yaşamanın da yanında yaşlı ama sağlıklı olduklarını sık sık görür ve duyarız. Peki bunu sağlayan nedir? Onların yaşamında da ne olduğu belli olmayan katkı maddelerinden üretilmiş yiyecek ve içecekler mi vardı? Yoksa onlarda hep fabrikasyon ve kimyasal olarak üretilmiş gıdalarla mı beslendiler?
Tabi ki de hayır. Onlar tereyağını, sütünü, balını, meyvesini, sebzesini ve sayamadığımız birçok gıda malzemelerini kendileri ürettiler ve tükettiler. Bunun da yanında her şeyi mevsiminde tüketme durumu söz konusu idi. Ayrıca gün boyu yaşama şartlarının getirdiği zorunluluktan da kaynaklansa sürekli hareket ile tüketilen besinler enerjiye dönüştürüldü. Öyleyse buradan çıkan sonuç olarak herkes kendi ürününü kendisi üretsin diyemeyiz elbette. Çünkü herkes için şartlar bunlara tam olarak elverişli değil.
Fakat daha bilinçli tüketici olarak alınan gıda maddelerinin varsa katkı maddesi içermeyen veya az içerenleri tercih edilmelidir. Ayrıca zararları herkes tarafından bilinen ürünlerinde tüketiminden kaçınılmalıdır. Çünkü bunların tüketimine devam edildiği sürece tüketenlerin beslenme alışkanlıkları evde ailesine, dışarıda ise sosyal çevresine olumsuz örnek olmaya devam edecektir.
Gıdalarda kullanılan katkı maddelerinin sayısız zararlarını burada anlatmakla bitiremeyiz. Ancak bilinen bir gerçek var ki o da hemen hemen her türlü gıda katkı maddesinin insan sağlığını çok büyük deformasyona uğrattığı ve sayısız hastalıkların kaynağı olduğudur. Bununla ilgili olarak yararlı kaynaklardan (kitap, dergi vb.) yararlanılabilir.
Halbuki hayatımızda tamamen olmasa da birçok ürünü kendi çabamızla üreterek hem daha doğal hem de daha sağlıklı şekilde kullanımı sağlanabilir. Mesala yoğurt tüketiminde kaynağı belli sütten ev yapımı olanların tercih edilmesi, meyve cenneti ülkemizde kahvaltı sofralarının taze sıkılmış meyve suları ile donatılması gibi. Ayrıca teknolojik imkanlar kullanılarak yaz ayında ürünler taze iken değişik işlemler yapılarak (konserve vb.) kış için kullanılmasının sağlanması beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi için birer başlangıç sayılabilir.
Tüm bunların yanında en temel unsur ise insanın kullanma kılavuzuna göre beslenme alışkanlıklarının uygulanmasıdır. Nasıl ki bir cihazı üreten firma nasıl kullanılırsa daha uzun ömürlü ve arıza çıkarmaması için bilgi veriyor ve bizlerde buna uyuyor isek; kendi bedenimiz için de aynı hassasiyeti göstermemiz gerekmektedir. Tüketilmemesi gereken ürünleri kesinlikle tüketmemeli, ayrıca tavsiye mahiyetindeki beslenme alışkanlıklarına da uyulmalıdır. Örneğin çok fazla acıkmadan yemeli, yemekten de tıka basa doymadan kalkmak gibi.
Toplumdaki her bireyin bu konuda duyarlı olması gerektiğini ve aynı zamanda toplum için birer (olumlu ya da olumsuz) örnek olduğunu da hatırlatmakta fayda var. Çünkü bir kişi tüm toplumu zehirleyebilir, tıpkı bir çürük elmanın diğerlerini çürüttüğü gibi. Öyle bir durumda çürük elma olacaksan hiç elma olma daha iyidir. Sağlıklı beslenen bir toplum olabilmek dileğiyle…