Konyaaltı’nın dağında, bayırında siyah plakalı kırmızı belediye otobüsü gördüm. Çitdibi civarındaydı. Akdamlar, Hisarçandır, Yarbaşçandır filan gibi köyleri dolaşıp kent merkezine yolcu taşıyor. Sabah bir tur, akşam da ikinci tur… Büyükşehir Belediyesi’nin kendi otobüsü… Özel halk otobüsü olsa gitmez bu güzergahta. Hır çıkartırlar. Yolcu yok derler, yol uzun derler, derler de derler. Kamuculuk işte bu yüzden gerekiyor. Belediyeler, kamu kurumları, devletin müdürlükleri halk için, toplum için var. Eğitim, sağlık, barınma, ulaşım gibi hizmetler bir rant aracı olamaz. Olmamalıdır. Devlet, halkının bu zorunlu gereksinimlerini en uygun koşullarda sağlamalıdır. Dağ başında gördüğüm belediye otobüsü bu anlama geliyor.

UZAK KÖYLERE OTOBÜS SEFERİ
Büyükşehir Belediyesi’nin siyah plakalı otobüslerinin sayısı arttıkça, kentin çeperlerine doğru bu tür seferlerin de sayısı artacaktır. Bu Çitdibi-Yarbaşçandır otobüsü Muhittin Böcek döneminde konulmuş. Daha yeni yani… Mustafa Akaydın döneminde konulan Bademağacı seferlerini de biliyorum. Antalya’nın tam sınırında duran Bademağacı’nı kent merkezine bağlıyor bu otobüs. O da aynı şekilde, sabah ve akşam geliyor beldeye. Halk da saatini, işini, gücünü ona göre ayarlıyor. Yolcu sayısı artsa, ihtiyaç oluşsa, yeni seferler de eklenir elbet.

ANTİK KENTLERE TOPLU ULAŞIM
Hazır kırmızı otobüs önümüzden geçmişken, daha önce birkaç kez gündeme getirdiğimiz bir ihtiyacı da yineleyelim. Tarih ve arkeoloji zengini Antalya’da, Perge hariç, hiçbir antik kente toplu ulaşımla gidemiyorsunuz. Aracınız yoksa mesela Termessos’a gidemezsiniz. Keza Aspendos’a da öyle… Sillyon, Selge, Olympos, Phaselis, say babam, sayalım. Bu yüzden de Antalya insanı kentini tanımıyor, tarihini öğrenemiyor. Doğal olarak da bir kent kimliği edinemiyor. İşte Konyaaltı’nın dağlarına, bayırlarına ya da Bademağacı gibi şehrin uçlarına konulan bu otobüs hatları gibi, en azından yakın antik kentlere sabah-akşam seferleri düzenlense; ne güzel olur. Böylece Antalya halkı, kendi geçmişine, tarihine taşınır.

ARKEOLOJİ FESTİVALİ NİYE YOK?
Kent insanının kültürel ihtiyacını karşılamak da belediyelerin görevi… Festivaller, konserler, gösteriler, tiyatro oyunları bu yüzden sergileniyor. Belediyenin tiyatrosu var, konservatuarı var, müzesi var, araştırma merkezleri, konser salonları, fuar alanları var.  Bunların büyük kısmı kent merkezinde… Fakat Antalya belli bir alanda derlenip toparlanmış değil. Çok geniş bir coğrafyada, geniş bir tarihsel geçmişin günümüze taşıdığı kültür katmanları duruyor her köşede. Onları görünür kılamıyor, insanlara ulaştıramıyoruz. Bu zenginliğimizi anlatacak yollar, yöntemler bulmalıyız. Bu kentin bir arkeoloji festivali niye yok mesela? Aslında cevap belli… İnsanları antik kentlere taşımadığımız için bir arkeoloji festivalimiz yok. Diyalektik bize bunu söylüyor: Her şey birbirine bağlıdır.