İBRAHİM PAŞA'NIN EFSANEVİ YAPISI
Alanya'nın taş sokakları, damarlarında Osmanlı'nın kanını taşır. İbrahim Paşa, bu tarih kokan şehre, denizle kucaklaşan bir hediye bırakmıştır. Alanya'nın yüksek tepelerine, kalenin kucağına yerleşen bu dikdörtgen planlı yapı, zamanla Cumhuriyet döneminde bugünkü ihtişamına kavuşmuştur.
IŞIĞIN DANSI
1880 yılına uzanan bir zaman yolculuğunda, Fransız müteahhitlerin ellerinden çıkan bu eser, sadece bir yapı değil, Akdeniz rotalarının sadık bekçisi olmuştur. Alanya kalesinin burçlarında yükselen bu kule, adeta kalenin taçlandırılmış bir uzantısıdır.
Alanya Deniz Feneri, şehrin en yüksek tepesine konumlandırılmıştır. Eski tarihi kalenin ta kendisi olan bu yer, deniz seviyesinden tam 209 metre yüksektedir. Gökyüzüne yükselebilmek için kaleye tırmananlar, bu fenerin ışığını bir umut ışığı gibi görmüşlerdir.
PARLAK BİR GELECEK
Deniz feneri, zamanla teknolojiye ayak uydurarak güzelliğini korumuştur. Fitilli gaz yağı lambalarından, parlak ışıklı manşonlu lambalara ve nihayetinde 500 W'lık elektrik lambasına uzanan bir evrimin parçası olmuştur. 20 deniz miline kadar ulaşan görünüş mesafesiyle, Alanya Deniz Feneri, denizcilerin güvencesi olmuştur.
Işığın dansını izlemek için fenerin içine girdiğinizde, karşınıza çıkan optik paneller, adeta bir sanat eserini andırır. Işığın gücü, bu panellerin döndürülmesiyle birleşir ve Alanya'nın gecelerine dört bir yanından parıltı saçar.
Alanya Deniz Feneri, tarihle iç içe geçmiş, denizle kucaklaşmış, zamanın dokusunda kendine özgü bir hikaye anlatan bir yapıdır. Her bir taşı, Osmanlı'nın izlerini, Fransız ustaların maharetini ve Alanya'nın büyülü atmosferini barındırır. Bu fener, herkesin gönlünde bir ışık yakmış ve parlamaya devam edecektir. Haber/Erendiz ÖZKURT