Deprem ülkesi olduğumuzu unutmamamız gerektiğini belirten Jeofizik Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Başkanı Yüksel Karaman, depremin doğa olaylarından biri olduğunu söyledi. Karaman, “Fay hatları doğal oluşumlardır ve bunlar kaybolmaz. Fayların etkisi, depremi tetikler. Ancak deprem, yapısal açıdan riskli binalarda büyük can ve mal kayıplarına neden olur. Deprem, doğal afet olmasına rağmen, beklenen olası bir jeofizik tehlike dediğimiz “deprem” öldürmez. Jeofizik Riskli Binalar öldürür. 2023 Maraş depremleri, bize bunu gösterdi. Deprem değil, çürük binalar öldürür. Deprem tehlike, risk ise sonuçtur. Deprem, bizlere afet olmaması için önlem ve tedbirler almamızı öğretir. Önlem dediğimiz, binalar için yeterli mühendislik hizmeti almasıdır. Deprem riskini minimize etmenin yolu jeofiziktir. Jeofiziğin ana konusu olan sismoloji, bu alanı içerir. Jeofizik mühendisleri yer altının “röntgenini” çeker. Jeofizik, yerin titreşimini, yapısını ve hareketlerini anlamamızı sağlayarak, yeraltının gözüdür ve zemin yapısını görmemizi sağlar. Yerin jeofizik gücü; “deprem”, her jeofizik zeminin binaları taşıyamayacağı gerçeğini öğretir. Deprem güvenli jeofizik şehirleşme modeli, depremden ders çıkaran ülkelerce geliştirilir ve uygulanır. Deprem, “ders çıkaran” inovasyona açık ülkeler için öğretmendir. Ders alınmazsa, bilgiye kapalı ülkeler için afettir” diye konuştu.

Whatsapp Gorsel 2024 12 06 Saat 183225 7Dcee41D-1


‘KAÇAK YAPILAŞMA DEPREM RİSKİNİ ARTIRIYOR’
Jeofizik mühendislerinin yer altı yapısını inceleyerek deprem riskini azaltma konusunda önemli bir rol üstlendiğini dile getiren Karaman, “Deprem sonrası yaşanan büyük can ve mal kayıplarının nedenleri arasında, kaçak yapılaşma, plansız kentleşme, yanlış yer seçimi ve mühendislik hizmetlerine yeterince önem verilmeden, zemin özellikleri dikkate alınmadan yapılan konutlar, sanayi tesisleri ve ulaşım altyapıları yer almaktadır. Depremden korunmanın en önemli unsuru, zeminlerin fiziksel ve elastik özelliklerinin iyi bilinmesidir. Zemin özelliklerini belirlemek ve buna göre yapılaşmak gerekir. Bu, çok disiplinli mühendislik çalışmasını zorunlu kılar. Zemine uygun yerleşim alanları ve bina yapımı, jeoteknik çalışmalar ile mümkündür. Sağlam yapı, sağlam zeminde kurulur. İmar barışı gibi uygulamaların yanlışlığı, ileride hepimiz için bedel ödetebilir. Plan ve proje olmadan risk içinde yaşamak; huzurlu, güvenli bir yaşam hakkına sahip her birey için tehlike oluşturur” ifadelerini kullandı.

918665Ee 1F89 4E0E 9717 Bcce85Adbca3

DENETİM ÇOK ÖNEMLİ 
Riski minimize etmenin yolunun önlem almak ve uygulamak olduğunu belirten Karaman şu ifadelere yer verdi; “Uygulamanın yolu, sağlıklı meslek disiplini içinde çalışmaların incelenmesi, yapı denetimlerinde ve belediyelerde jeofizik mühendislerinin yer almasıdır. Denetim olursa, zemin etütlerinde kontrol sağlanır. Antalya merkez ve ilçe belediyelerinde yapılan incelemelerde, birkaç belediye dışında çoğunda jeofizik mühendisinin bulunmadığı açıkça görülmektedir. Bu durum, mesleki açıdan denetim boşluğu yaratmakta ve mühendislik hizmetlerinde kaliteyi düşürmektedir. Daha önce yasa ve yönetmeliklerle, meslek odalarının üyelerini denetlemesi, mesleki faaliyetlerini kayıt altına alması engellenmiş ve üyeler ile bağları zayıflatılmıştır. Bu da haksız bir rekabete yol açarak mühendislik kalitesinin düşmesine neden olmaktadır. Özellikle ömrünü tamamlamış ya da tamamlamak üzere olan binaların kentsel dönüşüm kapsamında yenilenmesi büyük önem taşımaktadır. Yapı stoğunun fazla olduğu bu alanda, depreme karşı dayanıklılık kontrolü yapılmalı ve yapılar güçlendirilmelidir. Riskli binaların taranıp tespit edilmesinde, yapıya zarar vermeden, yapının dayanıklılığını inceleyen jeofizik mühendisliği yöntemlerinden faydalanılmalıdır. Jeofizik mühendisleri, elektronik cihazlar kullanarak yapıya zarar vermeden yapı görüntülerini çıkarmakta ve bu görüntüleri yorumlayarak yapı hakkında bilgiler vermektedir.”

43Ef682A 61E9 4782 B45F 8F0Fa7C92A52

‘ZEMİN ANALİZLERİ ŞART’
Depremin dinamik bir olay olduğuna vurgu yapan Karaman, “Son depremlerde yıkılan binaları inceleyen inşaat ve geoteknik mühendislerinin ifade ettiği tek şey, binaların rezonansa girdiği için yıkıldığıdır. Bu nedenle yeni yerleşim yerlerinde yapılaşma katsayısı, sadece mikrotrömör cihazı ile elde edilen zemin hakim titreşim periyoduna sadık kalarak yapılmalıdır. Deprem, dinamik bir olaydır. Son depremlerde, İzmir ili Bayraklı ilçesinde, deprem merkezi 75 km uzaklıkta olan Sisam Adasıydı. Maraş depreminde ise Hatay yıkıldı, çevre illerde de hasar görülmüştür. Sismik dalgaların zemin ortamına göre etkisi değişmektedir. Bu yüzden periyod faktörü ve rezonans durumu çok önemlidir. Bir kentin, hem mikro hem de makro düzeyde sismik ve sondaj çalışmaları yapılmalı, zeminler detaylı bir şekilde depremsellik açısından ele alınmalıdır. Derin yapıyı analiz ederek, bölgenin fayları belirlenmeli ve modelleme, haritalamalar çıkarılmalıdır. Periyod vs. kayma dalga hızı, zemin deprem büyütmesi ve heyelan haritalamaları gibi çalışmalara yer verilmelidir” diye konuştu.

42D43431 4Fef 4149 9Ef7 812Bac419Cc8

Muhabir: AYŞE OKAN SARICA/ÖZEL HABER