Özgür olmayı, özgür kalmayı her canlı ister. Kuşlar kadar özgürce istediği yere uçmak, istediği kadar konmak herkesin vazgeçilmez arzusudur. Yaşam kimisine bu özgürlüğü bonkörce sunarken kimisine ise oldukça cimri davranmaktadır. Aslında böyle bir düşünceyi ortaya çıkaran ise yine insanoğlunun kendisidir. Çünkü özgürlük herkesin kendi elindedir.
Yaşam şartları zaman zaman aşılması güç engellere gebe olsa da, zorluklara karşı yılmadan mücadele etmek temel prensip olmalıdır. Unutulmamalıdır ki özgürlüğün gerçek temeli mücadele ruhunda gizlidir. Bıkmadan, usanmadan gösterilen çabalar su misali akıp giden zamanı sizden alırken; size istediği zaman, istediği hedefe kanat çırpan özgürce bir hayat sunmaktadır.
Mücadele ruhunda gösterilen istikrarın asıl kaynağı ise disiplinli bir yaşamdır. Disiplin kelimesi kulağa çok hoş gelmese de tıpkı istemeden kullanmak zorunda olduğumuz acı olan ilaçlar misali hayatımızın reçetesi burada gizlidir. Geçici cefaların, kalıcı sefaların teminatı olduğunu bir lahza olsun dimağlardan çıkarmadan disiplinin hayatımızdaki önemi kavramalıyız.
Peki disiplinli yaşam nedir? Antipatik bir yaklaşım olan bu düşünce hayatımızda bizi nasıl daha özgür hale getirecektir? Yaşanmış tecrübeleri ele aldığımızda birçok kişinin geçmişine dönük olarak “keşke”leri vardır. Azınlık da olsa “iyi ki”leri olan kişiler de mevcuttur.
Keşke’li yaşamlara baktığımızda genellikle pişmanlık duyulan hayatlar olduğunu görürüz. Yapmaması gerekenleri yaptığı için keşke diyenlerle, yapması gerekenleri yapmadığı için keşke diyenler bu sınıfta yer almaktadır. Önemli olan bir şeyi yapmak değildir, zamanında yapmaktır. Öz disiplin kabiliyetinin yeterince gelişmediği veya kullanılmadığı durumlar keşkeli yaşamlar için atılan bir adımdır.
Bu adımlar ne kadar fazla olursa yaşam boyu peşinizden hiç yorulmadan gölge misali hep gelecektir. Sizde her defasında keşke diyecek ama sonuç hiç değişmeyecektir. Her keşkenin özgürlük hırsızı olduğunu fark ettiğinizde ise bir keşke daha diyecek ama sonuç yine değişmeyecektir. Önemli olan dökülen sütü temizlemek değildir, sütü dökmemektir. Ne kadar temizlense de dökülen sütten fayda beklemek çorak toprağa tohum ekmek gibidir. Beyhude çabalarla keşkesiz yaşama ulaşmak asla mümkün değildir.
İyi ki’li yaşamlar ise görünüşte sıkıcı gibi olsa da görünmeyen tarafında kalıcı bir zevk, sefa mevcuttur. Çünkü keşkeli yaşamlardaki anlık, geçici mutluluklar yerine istikrarlı mutluluk temel düşüncedir. Çekilen ezalar özgürlüğü kısıtlıyor gibi görünse de, aslında özgürlüğü katladığı zamanla anlaşılacaktır.
Disiplin – özgürlük dengesi çok iyi tesis edilmelidir. Aksi halde gereksiz disiplinde boğularak, adına yaşam denilemeyen bir hayatın içinde kaybolup gittiğimizin bile farkına varamayız. Kontrolsüz özgürlüğün ise gerçekte en büyük esaret olduğunu anladığımızda ise iş işten çoktan geçmiş olacaktır. O yüzden kalıcı mutluluğun tadına varan, mutlu bir toplum oluşturmanın yolu disiplin – özgürlük dengesinden geçmektedir.
Her fırsatta, her ortamda “anı yaşa” sloganlarının düşünce boyutuna geçirilerek enjekte edildiği yeni nesil; ne geçmişten tecrübe elde edecek, ne de gelecekten ümit bekleyecektir. Sanal özgürlükten nefes alanlar, gün gelecek o nefeste boğulacaktır. Disiplin ilaç misali en büyük merhem, gerçek özgürlük ise en büyük erdem…