ÖZEL HABER

Dünyanın en efsanevi bitkisi Antalya’da

Dünyanın en zehirli bitkilerinden biri olan ‘Adamotu’ Antalya’da yetişiyor. Adamotuna dair birçok rivayet bulunuyor. Gelin rivayetlere birlikte göz atalım…

LİTERATÜRDE Mandragora diye anılan ‘adamotu’, ateşböceklerinin üzerinde toplanması ile geceleri yıldız gibi parlıyor veya alev gibi görünüyor. Bu durumlardan dolayı adamotu ‘şeytan mumu’ gibi isimlerle de anılır. Antalya’da boş tarlalar ve taşlık sırtlarında yetişiyor. Dünyanın en zehirli bitkilerinden biri olarak görülen adamotuna, kökleri insana benzediği için, bu isim verilmiştir. Kökleri yüzde 0,3 oranında hiyosiyaminlerle skopolamin alkaloidlerini taşır. Bundan dolayı zehirli bir bitkidir. Rastgele kullanıldığında büyük zararları vardır.  Taşıdığı alkaloitler nedeniyle bütün bitki ve bilhassa kökler zehirlidir. Meyveleri hoş kokulu olması nedeniyle, bazen çocuklar tarafından yenilmektedir. Meyveleri yendiğinde baş dönmesi ve sarhoşluk ile belirlenen zehirlenmeler görülür.

ADAMOTU YAPISI

Tarihsel olarak Akdeniz bölgesinde bulunan mandragora cinsi bitkilerden veya benzer özelliklere sahip bitkilerden elde edilen bir bitkinin köküdür. Akdeniz adamotları, bir rozet içinde düzenlenmiş oval yaprakları, kalın dik bir kökü, genellikle dallı ve çan şeklindeki çiçekleri ve ardından sarı veya turuncu meyveleri olan çok yıllık otsu bir bitkidir. Uzun kalın kökleri ve neredeyse hiç gövdesi olmayan oldukça değişken çok yıllık otsu bitkilerdir. Yapraklar bir bazal rozet içinde taşınır ve maksimum 45 cm uzunluğa sahip boyut ve şekil bakımından değişkendir.

CADI DAMGASI VURAN OT!

Adamotuna dair birçok rivayet bulunuyor. Adamotları çılgın halüsinojenik tropan alkaloidleri içerdiğinden ve köklerinin şekli genellikle insan figürlerine benzediğinden, tarih boyunca Wicca ve Osinizm gibi günümüzün çağdaş pagan gelenekleri de dahil olmak üzere sihir ritüelleriyle ilişkilendirilmiştir. Evinde adamotu bulunduran tüm kadınlar cadı avı döneminde cadı olarak değerlendirilmiştir.

ADAMOTU’NDAN AFRODİT’E UZANAN HİKÂYE!

Çoğu kültürde adamotunun sarı meyvesinin yenmesi hamile kalmanın bir garantisi olarak görülmüştür. Kökler ise, bilhassa doğurganlığı simgeleyen bir tılsım olarak vücut üzerinde taşınmıştır. Aşk, güzellik ve şehvet tanrıçası Afrodit’e ‘Mandragonitis’ lakabı verilmiştir. Odysseus destanında, Kirke’nin Aiaie adasında argonotlara adamotu ile büyü yaptığından bahsedilir.

KÖKSÖKÜCÜLER MESLEK DALI

Halk arasındaki bazı inanışlara göre adamotu kökü topraktan sökülürken bir çığlık atar ve duyan herkesi ya delirtir ya da öldürürdü. Bu inanış yüzden eski zamanlarda köksökücüler adında kendi kulaklarını mumlarla tıkayıp, kara köpeklerin boyunlarından adamotlarına bir ip bağlayarak adamotunu dolunay gecelerinde söken bir meslek bile vardı. Bu insanlar, bahçelerinde istenmeyen adamotları çıkan insanlar için adamotlarını para karşılığı sökerek geçimlerini sağlıyorlardı. Aslında köksökücüler adamotu köklerinin topraktan ayrılırken zedelenirse zehirli bir gaz çıkardığını biliyorlardı ve adamotlarını nazikçe topraktan ayırarak söküyorlardı. Yani hem köpeklerine zarar vermiyor hem de geçimlerini sağlıyorlardı.

ADAMOTU VE ÖLÜM İLE İLİŞKİSİ

Başka bir inanca göre ise adamotu darağacının altında yetişirdi. Bunun sebebi, masumken asılan kişilerin toprağa düşen gözyaşlarından üremesiydi. Bazısına göre, darağacının altında adamotu yetişmesi için asılan kişinin bir hırsız veya bakir ya da bakire olması gerekirdi. İzlanda’da adamotu’na ‘hırsızkökü’ adı verilir. Zira asılan hırsızın ağzından çıkıp toprağa düşen köpüklerden türediğine inanılır. Adamotu ile ölüm arasındaki ilişki öylesine güçlü kurulmuştur ki bu esrarlı bitkinin intihar eden kişilerin öldüğü yerde yetiştiğine de inanılıyor. HABER/ÇİĞDEM KORKAN