ÖZEL HABER

Eğitim-İş Antalya’dan akademisyenlere destek!

Eğitim-İş; Demokrasi Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper’in keyfi görevlendirmeler yaptığını ve sendika üyelerine mobbing uyguladığını iddia etti

EĞİTİM-İŞ Antalya Şube Başkanı Sadık Acar, İzmir Demokrasi Üniversitesi’nde keyfi görevlendirilmelerin yapıldığı ve mobbing uygulandığı iddiası üzerine üniversitenin önünde Eğitim-İş Sendikası olarak protesto yaptıklarını söyledi. Eylem hakkında tüm Türkiye’ye eş zamanlı açıklama yapıldı. Yapılan açıklamaya göre, İzmir Demokrasi Üniversitesi Rektörlüğü bizzat Rektör Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper ve Genel Sekreter Dilek Karaman’ın Eğitim-İş üyelerinin bulunduğu iş yerlerine, bürolara giderek üyeleri istifaya zorladığı, korku ve baskı ortamı yaratmaya çalıştığı ve üyeleri istifaya zorladıkları iddia edildi.

KEYFİ GÖREV DEĞİŞİKLİĞİ İDDİASI

Yapılan açıklamada, “Rektör bununla yetinmemiş zarar vermek ve yıldırmak amacı ile sendikamız işyeri temsilcisinin görev yerini keyfi bir gerekçe ile değiştirerek örgütlenme çalışmalarını durdurabilmek için uzak bir ilçeye görevlendirmiştir. Bu görevlendirmeye karşı açmış olduğumuz dava sendikamız ve temsilcimiz lehine sonuçlanmış ancak Rektör bu kez de yargı kararlarını uygulamayarak yeni bir suça daha imza atmış ve temsilcimizi bu kez başka bir yerde görevlendirmiştir. Yargı kararlarını uygulamamak açıkça suçtur. Bu suç nedeni ile Rektör hakkında suç duyurusunda bulunulacaktır” ifadelerine yer verildi.

‘ÖĞRETİM ÜYELERİNE MOBBİNG UYGULANIYOR’

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığını ve Yükseköğretim Kurulunu, Rektör Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper’e karşı yaptırımların uygulanması için göreve çağırdıklarını söyleyen sendika temsilcileri, “Yasa tanımaz rektörü siz kamuoyuna da şikâyet ediyoruz. İzmir Demokrasi Üniversitesi’ndeki hukuksuzluklar ve keyfi davranışlar bunlarla da sınırlı değildir. Atanma kriterlerini tamamlamalarına rağmen görece muhalif olduğu kanısındaki öğretim üyelerinin kadrolarının verilmemesi yanı sıra yine muhalif olduğu düşünülen öğretim üyelerinin yeniden atanma sürelerinin 3 yıl yerine 1 yıl olarak belirlenmesi, böylelikle her yıl baskı altında tutulmaları, akademik araştırmaların saatle sınırlı olmadığı, çoğu akademisyenin araştırma ve üretim aşamasında sağlığından dahi özveride bulunarak çalıştığı bilinmektedir. Yargı kararlarında da bu durum yer almakta iken akademik iş görenlere zorla mesai uygulanmaya çalışılmakta, garip bir tutumla aşırı kalabalık bir düzende başarılı çalışmalar yürütmeleri beklenmektedir” açıklamasını yaptı. HABER/ÇİĞDEM KORKAN