Doğu Anadolu Bölgesi’nin kadim şehirlerinden biri olan Elazığ, zengin tarihi ve kültürel mirasıyla dikkat çekiyor. Binlerce yıllık geçmişe sahip bu topraklar, Hititlerden Urartulara, Selçuklulardan Osmanlılara kadar birçok büyük medeniyete ev sahipliği yaptı. Şehrin en eski yerleşim yerlerinden biri olan Harput, Urartular döneminde stratejik bir kale olarak inşa edildi. Kayalıklar üzerinde yükselen Harput Kalesi, yalnızca savunma amaçlı bir yapı değil, aynı zamanda ticaret ve tarımın merkezi olan bir kale-şehir olarak tarihe geçti. Tarih boyunca Bizans ve Araplar arasında sık sık el değiştiren bölge, 11. yüzyılda Türklerin Anadolu’ya girişiyle yeni bir kimlik kazandı. Selçuklu hakimiyetine giren Harput, bu dönemde camiler, medreseler ve diğer mimari yapılarla donatılarak önemli bir ilim ve ticaret merkezi haline geldi. Selçuklulardan sonra sırasıyla İlhanlılar, Dulkadiroğulları ve Akkoyunlular gibi beyliklerin yönetimine giren bölge, 1516 yılında Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi sırasında Osmanlı topraklarına katıldı.
Osmanlı döneminde ‘Mamüretülaziz’ adıyla anılan şehir, özellikle 19. yüzyılda büyüyen nüfusuyla Harput’un eteklerinde bugünkü Elazığ şehir merkezinin temelini oluşturdu. Halk arasında ‘Elaziz’ olarak kullanılan bu isim, Cumhuriyet’in ilanından sonra ‘Elazığ’ olarak değiştirildi. Elazığ, bu süreçte modernleşme çabalarıyla tarım, ticaret ve sanayi alanlarında önemli atılımlar gerçekleştirdi. Şehrin tarihsel önemi, yalnızca Harput ile sınırlı değil. Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde inşa edilen yapılar, Elazığ’ın köklü geçmişini günümüze taşıyor. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınan Harput, tarihi dokusunu koruyan camileri, türbeleri ve kalıntılarıyla ziyaretçilerini büyülüyor. Harput Ulu Camii, Sarahatun Camii ve Arap Baba Türbesi gibi eserler, hem bölgenin mimari estetiğini hem de manevi mirasını gözler önüne seriyor.
PEKİ, ELAZIĞ İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Elazığ, binlerce yıllık geçmişiyle Anadolu’nun kadim şehirlerinden biri. Kökenleri M.Ö. 4000’lere uzanan şehir, bugünkü yerleşim merkezine taşınmadan önce Harput adıyla biliniyor ve yüzyıllar boyunca önemli bir kale-şehir olarak tarih sahnesindeki yerini koruyordu. Malazgirt Meydan Muharebesi, Harput ve çevresinin Türk yurdu haline gelmesinde bir dönüm noktası oldu. Zaferin ardından, 1085 yılında Büyük Selçuklu İmparatorluğu’na bağlı Çubukoğulları Beyliği kuruldu. Bu süreçte Harput, yalnızca bir savunma kalesi olmaktan çıkarak hızla büyüyen bir şehir haline geldi. Çubukoğulları’nın kısa süren hâkimiyeti, yerini 1110 yılında Artukoğulları dönemine bıraktı. Harput, bu dönemde bağımsız bir beylik olarak bölgenin siyasi ve kültürel merkezi haline geldi. 1230 yılında Moğolların istilasına uğrayan Harput, kısa bir süre sonra Anadolu Selçuklu Devleti’nin kontrolüne geçti. 1507 yılında Safevîlerin eline geçen bölge, Çaldıran Savaşı sonrası 1514 yılında Osmanlı topraklarına katıldı.
Osmanlı döneminde Harput, stratejik önemini korurken, 19. yüzyılda bugünkü Elazığ şehir merkezine doğru genişlemeye başladı. 1834 yılında Harput’tan bugünkü yerine taşınan yerleşim, 1862’de Sultan Abdülaziz’in tahta çıkışının beşinci yılı anısına ‘Ma'mûretü'l-Azîz’ adını aldı ancak halk arasında daha kolay telaffuz edildiği için ‘El-Azîz’ olarak kullanılmaya başlandı. Cumhuriyet dönemine gelindiğinde, 1937 tarihli kararname ile şehrin adı resmen ‘Elazığ’ olarak değiştirildi. Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Elazığ, bugün de Harput’un tarihi mirasını modern yaşamla birleştirerek geçmişle geleceği buluşturan bir şehir kimliği taşımaya devam ediyor.