BU yıl 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve Ramazan Bayramı aynı zamana denk geldi. Birçok çocuk heyecanla o günü beklemesine karşın geçtiğimiz aylarda yaşadığımız deprem felaketinden dolayı bayramı buruk kutlayacağız. Gerek Ramazan Bayramı gerekse 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı çocuklar için de buruk kutlanacak. Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) Antalya Önleme Ofisi ve Akdeniz Bölge Sorumlusu aynı zamanda Sosyolog Tuğçe Özcan, deprem bölgesinde yaşayan çocukların psikolojileri ile ilgili konuştu. Özcan, “Deprem bölgesinde saha ziyaretlerinde bulunurken ya da deprem dolayısıyla başka şehirlere göç etmiş bireyler ve çocuklarla iletişime geçerken hassas davranılması gerekilmektedir. Özellikle çocuklarla iletişimde bulunurken ilişkiyi çocuğun yaşı belirleyecek olsa da temel prensip saygılı, duyarlı, anlayışlı, samimi ve şefkatli bir yaklaşım olmalıdır” dedi.

ÇOCUK RIZASI ÖNEMLİ

Çocuklarla nasıl iletişim kurulması gerektiği hakkında açıklama yapan Özcan, “Çocuklarla onların yaşlarına uygun bir seviyede konuşulmalıdır. Çocuklar ile iletişim kurarken tanıdığı ve güvendiği bir kişiden gelen fiziksel temas onu iyi hissettirebilir fakat onayı ve talebi olmadan fiziksel temasta bulunulması çocuğu ürkütebilir, istemeyebilir. Burada dikkat edilmesi gereken, çocuk eğer sarılmak istiyorsa izin verip, sizin de uygun şekilde sarılmanız olacaktır” ifade etti.

YETİŞKİNLER DESTEK OLMALI

Özcan, “Depremzede çocukların yaşadıklarıyla başa çıkması için yetişkinlerin davranışları çok önemli. Yetişkinlerin çocuklarda olan çaresizlik, korku ve öfke duygularını tanıması ve yönetmesi önemlidir. Bu fark etme, ifade edebilme ve yönetebilme hali gerçekleşmeden yetişkin, çocuğa ihtiyaç duyduğu duygusal yardımı tam olarak veremeyecektir” dedi.

NASIL İLETİŞİM KURULMALI?

Depremzede çocuklarla iletişim kurulurken birçok faktöre dikkat edilmesi gerektiğini belirten Tuğçe Özcan, “Çocuk ile iletişime geçerken onun göz hizasına inilerek ve göz teması kurularak iletişime geçilmelidir. Onları dinleme sırasında yorumlamadan, şaşırma ve acıma gibi ifadelerde bulunmadan, sakin ve ilgili kalınması gereklidir. Çocuklara yaşadıklarıyla ilgili ‘Ne oldu? Ne yaptın?’ gibi sorular sorulmaması önemlidir. Konuşmak isteyemeyen çocukların korku ve kaygılarının nedenini anlamaya yönelik ise resim yapma, yazı yazma ve oyun oynama seçenekleri sunulabilir” ifadelerini kullandı. ÖZEL HABER/ ÇİĞDEM KORKAN

Editör: Uğur Keskin