“EN BÜYÜK DARBESAVAR: BİZ”
II. Dünya savaşından sonra Türkiye’nin de dahil olduğu birçok ülkede uygulamaya konulan ABD menşeili “Marshall Yardımları” ile birçok ülke içerden fethedilmeye başlanmıştır. Görünüşte dar boğazda olan ülkelere yapılan masumca yardımlar gibi algılanan fakat sonrasında bu yardımların elini veren kolunu kaptırır boyutuna geleceğini kimse tahmin edemezdi?
Daha sonra tam da ülke kalkınmaya başladı derken gelen darbe ve halkın iradesi ile iş başına getirilenlerin idam edilmesi. Sil baştan deyip yeniden yola çıkmaya çalışan ülkemiz; 80’de yeniden darbeye maruz kalmış ve her kesimden birçok körpe fidanlar kara toprağa gömülmüştür. Hangi sebeple olduğunu bile bilmeden karşıt görüşlü olanların birbirine silah çektiği, karanlık sokaklarda kim vurdu ya giden nice canların olduğu yıllar yaşandı bu ülkede.
80 darbesinden sonra gelen yeni yönetimle başlayan dışa açılma ve kalkınma hamleleri ile elde edilen kazanımlar 28 şubat sürecinde yaşanan farklı darbe girişimi ile bertaraf edilmek istendi. Yine halkın seçmiş olduğu milli iradeye biri ya da birileri gem vurmak istedi. Tabiri caizse bu millete dediler ki “Sizin iradenizin, sizin yaptığınız seçimlerin hiçbir önemi yok. Önemli olan bizim istediğimiz.”
Baktığımızda görülen odur ki; her 15-20 yılda bir tekrar ettirilen bazen benzer bazen farklı yöntemlerle hazırlanan darbe girişimleri ile bu ülkenin hızının kesilmeye çalışıldığıdır. Peki neden? Ne zaman son bulacak bu girişimler?
Dış güçlerin gözü maalesef dünyada eşi benzeri olmayan bir konuma ve zengin yer altı – üstü kaynaklarına sahip ülkemiz üzerinde olmaya devam edecektir. Çünkü böyle bir ülke başka yok. O yüzden de onların düşüncesi benim olmayan başkasının da olmasın, güçlenmesin mantığıdır.
Tarihte birçok badireleri el birliği ile atlatan milletimiz son olarak milletin gücünü 15 temmuzdaki FETÖ/PDY’nin hain darbe saldırısında tekrar gösterdi. Milletimizin her kesiminden gelen insanlarla meydanlar adeta cephe vazifesini gördü ve görmeye de devam ediyor. Bu millet gücünün karşısında dış güçlerin 40 yıllık planları bertaraf edilmiş, darbe milletçe püskürtülmüştür.
Asil milletin dini ve milli duygularını istismar eden bir yapının yıllarca oluşturmaya çalıştığı sistem kısa bir süre içerisinde çökertilmiş ve eski karanlık günlere sürüklenmeye çalışılırken uçurumun kenarından milletin gücüyle dönülmüştür.
Buradan çıkan önemli sonuçlardan biri 40 yıl önce bugünün darbe planını yapan dış güçlerin bundan sonrada boş durmayacağıdır. 10-15 yıl sonra başka yöntemlerle ülkenin gidişatına yön vermek, hızını kesmek isteyenler olacaktır. Fakat 15 temmuzda olduğu gibi milli birlik ve beraberliğimizi muhafaza ettiğimiz sürece hangi senaryo olursa olsun, hiçbir güç bu milleti yıldıramaz, işgal edemez. Önemli olan her daim birliğimizi muhafaza edebilmektir.
Darbesiz, aydınlık güzel günler ümidiyle…