​ESKİYİ ÖZLEMEK

Hep derlerya hani...



Eskiler ne kadar güzeldi...


Sanırım her çağ kendinden bir önceki zamanı aratır hale geldi günümüzde.


Duygularımız,düşüncelerimiz,hayallerimiz ve hedeflerimiz bir önceki çağın gölgesinde kalıyor...


Peki neden hep bir önceki zamana bir özlem duyar hale geldi insan...


Herşey bu kadar gelişmişken,teknoloji son derece ilerlemişken,insanın elde ettiği konfor üst seviyelere ulaşmışken...Neden durup durup eskiyi özler insan.


Belki o zamanlar herşey bu kadar gelişmiş değildi...Ağzını tıka basa doldurduğumuz süper market torbaları yerine kese kağıtlarına konmuş ev erzaklarıyla dönüyorduk belki evimize...Ama sanki daha mutluyduk hepimiz.


Kendimizin ne olduğunu,kim olduğumuzu, nereden gelip nereye gittiğimizi bu kadar anlatmak durumunda kalmıyorduk eski zamanlarda.


Bir takım şeylere sahip olmak için belirli pozisyonlarda belirli hayatlara adanmış figüran rollerine de bürünme ihtiyacı da hissetmiyorduk belki de...


Belki de sırf bu yüzden bile daha kendimizdik...


Şimdiler de ne mi oldu...Sanki hepimiz bir bilgisayar oyunun içinde belirli karakterlere büründük...


İşin tuhaf tarafı da bu oyunlarda bizi tatmin eden karakterlerin sanki gerçekmiş gibi birebir kendi hayatlarımıza sirayet etmesi...


Belirli kişilik kalıpları üretti sanki bu oyunlar...Gerçek hayattan uzaklaşıp sanal dünyadan tatmin oldukça belirli kartvizit yaşamların içine hapsolduk sanki...


Ali dışa dönük bir yapıdadır,sporunu şurada yapar,cumartesi akşamları şurada eğlenir,koyu bir Fenerbahçelidir..


Ayşe tam bir moda aşığı,çok iyi bir müzik dinleyicisi,Jazz ve Bluesdur en büyük tutkusu...


Kimin ne olduğunu bilmediğimiz zamanlara bir özlem var sanki...İnsanı sadece insan olduğu için sevdiğimiz zamanlara bir hasret sanki bu...


Sürekli birşeylerin peşinden koşmak,sürekli bize sunulan kıyafetlere odaklanmaktan hepimiz belki çok yorulduğumuz için eskiyi daha fazla özlüyoruz.


Aslında eskiyi özlerken özlediğimiz ta kendimiz...


Kendimizi özlüyoruz üstadım kendimizi...


Samimiyetimizi,duyarlılığımızı ve dürüstlüğümüzü...


Suistimal edilmeyen duygularımızı özlüyoruz...


Özledikçe kendimizi amansız bir kalabalığın içinde buluyoruz.


Sonrasın da binbir meşgale ile sahip olmaya çalıştığımız şeyler zamanın içerisinde ne kadar anlam buluyor...


Herşey aslında eskimiyor mu ?


Peki soralım acaba eski bizi özlüyor mu ?