Antalya’nın Finike ilçesi, tarih boyunca birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bu sebepten dolayı sınırları içerisinde önemli antik kentler vardır. Bununla birlikte bölgede, tarihi yapı anlamında gezilecek yer sayısı da oldukça fazladır. Yüzyıllar boyunca bölgede yaşanılan iklim olayları ve doğal afet olayları sonucunda antik kentler hasar görmüş olsalar da ilçede hala gezilecek yerler bakımından pek çok seçeneği ziyaretçilerine sunmaktadır. İşte keşfedilecek pek çok noktası ile turistlerin vazgeçilmez adresi olan Finike’de uğramanız gereken antik kentler…
1- LİMYRA ANTİK KENTİ
Limyra Antik Kenti, Antalya il sınırları içinde bulunmaktadır. Finike ilçesi ile Turunçova ve Sahilkent beldelerinin sınırlarında bulunan bu antik şehir Toçak Dağı’nın güney eteklerinde kurulmuştur. Adıyla ilgili ilk izlere Likçe yazıtlarında rastladığımız, milattan önce 5. yüzyıldan itibaren yerleşim yeri olarak kullanıldığına dair kuvvetli emareler olan Limyra Antik Kenti’nin önemi oldukça büyük. Zira Limyra Antik Kenti, Likya bölgesinin en çok kaya mezarına sahip kentlerinden biri. Antik şehrin dört yüzü aşkın kaya mezarına sahip olduğu bilinmekte olup bu mezarların pek çoğu Likya dilinde yazılmıştır.
Kitabeleriyle ismen bilinen bu kaya mezarlar sayesinde şehir, bölgenin en çok kaya mezarına sahip kentleri arasında başta gelmektedir. Antalya’nın gezilecek antik kentleri arasında yer alan Limyra Antik Kenti’nde girişte sizi sol tarafta bir antik tiyatro binası karşılamaktadır. Tiyatronun ilerisinde, Xatabura anıt mezarı, kaya mezarları, yamaç evler, akropol ve akropol kilisesinin yanı sıra Perikle Heronu ve surlar bulunmaktadır. Yolun alt kısmında ise oldukça büyük bir sütun başı, İmparator Augustus’un manevi oğlu Gaius Caesar’ın milattan sonra 4. yıldan kalma anıtsal mezarı ve pek çok bina bulunmaktadır. Bu yapıtlar arasında bilhassa Caesar’ın anıtsal mezarı büyük önem taşımaktadır. Bununla beraber anıt mezarları kadar, sütunlu caddesinin tam ortasından geçen deresiyle de bilinen Limyra Antik Kenti görülmeye büyülü atmosferiyle görülmeye değer yerler arasında.
2- ARYKANDA ANTİK KENTİ
Yerleşim yerinden dolayı Luwice’de Arykawanda yani yüksek kayalığın yanındaki yer anlamındadır. Ama yaşayış süresince adı Arykanda’ya dönüşmüştür. Kentin adından dolayı M.Ö. 2000 yıllarından itibaren yaşayışın olduğu sanılmaktadır. Etrafında su kaynağının çok fazla olması da yaşayış yeri tercihlerindendir. Bu kaynak suları şehre getiren kayalara oyulmuş su yollarını görmek de mümkündür. Denize uzak konumda olmasına rağmen Arykanda’nın zengin bir kent olmasının nedeni tarihte ana ticaret yollarının güzergahında olmasıydı. Özellikle Roma döneminde konaklama yeri olarak öne çıkmış ve kereste ticaretiyle ünlenmişti. Depremler ve Arap akınlarından dolayı kent bir süre sonra tamamen terkedilmiştir. Fakat bıraktıkları yapılar günümüzde bile ziyaretçilerini kendine hayran bırakır niteliktedir.
M.Ö. 4. yüzyıl tarihine ait olan kaya mezarları ile Helios Tapınağı görülmeye değerdir. İmparator Hadrian dönemine ait olan ve konser ve müzik dinletilerinin yapıldığı Odeon ve onun arkasında iyi korunan tiyatro ve spor gösterilerinin yapıldığı stadion da antik kentte bulunan önemli yapılar arasında yer alıyor. Sert kayalara oyulmuş dükkanlar ve kentin meclis binası Bouleuterion ise kentin en dikkat çekici yapıları arasında yer alıyor. Arykanda’nın günümüze kadar gelmiş en iyi yapılarından olan Büyük Hamam –Gymnasion Kompleksidir. Antik kentin yapımı esnasında konumundan dolayı kademeli teraslar şeklinde düzenlenmiş yerleştiği tüm vadiyi panoramik olarak görmeyi sağlamıştır.
3- GAGAE (GAGAİ) ANTİK KENTİ
Gagai Antik Kenti, Finike – Kumluca arasında, Finike körfezinin doğusunda, Gelidonya burnunun batısındaki Karagöz limanının kuzeybatısında yer almaktadır. Yöresel ismi Aktaş olan, bugünkü konumu ile Kumluca'nın 10 km. güney-doğusundaki Yenice Köyü'nün 4 km. güneyinde, beyaz kartel küçük bir tepenin üzerinde kurulu antik bir kenttir. Antik kaynaklarda yerleşim adı ‘Palaion Teikhos’ ya da ‘Eski Kale’ olarak geçmektedir. Galae Antik Kenti’nin ismi, eski Anadolu dillerinde bulunan ve Likçe yazılı sikkelerde ‘gaxe’ olarak geçmektedir. Bu nedenle ‘gaganın halkı’ anlamına gelen ‘gagae’ kelimesinin ‘hahha’ kelimesinden türetildiği tahmin edilmektedir.
Gagai kenti sikkelerinin üzerinde yer alan Athena motiflerinden burada kutsal sayılan Tanrının Athena olduğu tahmin edilmektedir. Gagai Antik Kenti’nde günümüze kadar bilimsel olarak arkeolojik kazılar pek yapılmamıştır. Gagai Antik Kenti merkezinde kamusal alanlar vardır. Aşağı akrapolün içindeki kule kalıntısı 10.-12. yüzyıllara tarihlenmiş, akropolün batı ve kuzeybatı yönündeki düzlükler ise Gagai Antik Kenti’nin merkezini oluşturmuştur. Gagai antik kenti günümüzde sıkça ziyaret edilen turizm noktalarından bir tanesidir. HABER/BUSE ER