Futbol ve siyaset

Shakespeare 1592'de kaleme aldığı 'Yanlışlıklar Komedyası' adlı eserinde, karakterlerinden birini şöyle konuşturur; 'Beni futbol topu mu sandınız? Bir o yana, bir bu yana tekmeleyip duruyorsunuz. Böyle sürüp gidecekse, beni deriyle kaplamanız gerekecek!'

Yani ne demek istiyorum? Futbol Shakespeare'den bu yana hayatımızda var.

2009 yılı futbol endüstrisi 114 milyar Euro'luk bir pazardı.

2017'de bu rakam 200 milyar Euro'yu aşmış.

Peki nedir bu futbol?

Britanyalı Antropolog Spor-Futbol Araştırmacısı Simon Kuper futbol için şu yorumu yapar:

'Futbol asla sadece futbol değildir. Savaşlar çıkmasına ve devrimler yapılmasına neden olur, mafyayı ve diktatörleri adeta büyüler. Sadece mafyayı ve diktatörleri mi, diğer muktedirleri de büyülediği çok açıktır. Mesela hiç mi hiç futbol oynamadıkları ve futboldan anlamadıkları halde siyaset adamları ve para babaları, futbol etrafında adeta takla atmaktadırlar.'

Demek futbol bu kişiler için bir ülke, vatan, millet sevdası değil.

Bunlar için futbol, para, mevki, daha çok para, daha çok mevkidir.

Dünyanın pek çok ülkesinde yönetimler, dozu ve biçimleri farklılık gösterse de futbolu, gündemi belirleyecek ve genel olarak da yığınları uyutacak 'afyon' olarak kullandılar, kullanıyorlar da. Portekiz'de Salazar mesela, ülkesini 40 yıl Fado, Fiesta, Futbol'la (3F) yönetmiştir. Hitler'in de 'Tek devlet, tek millet, tek lider! diyerekLeniRiefenstahl adlı kadın yönetmene 'İradenin Zaferi' adlı bir propaganda filmi yaptırdığını olimpiyat tarihi yazar.

Zaman zaman bu politikanın geri teptiği, bazı kulüplerin ve futbolcuların çıkışlar yaptığı, gerçeği söyledikleri oldu. Ama tepkiler egemen güç odaklarının futbolu emekçi yığınların, halkın bilincini karartmanın bir aracı olarak kullandıkları gerçeğini değiştirmeye yetmedi, yetmiyor.

İşte 'Vay be!' dedirten geçmişten iki futbol/siyaset ilişkisi...

Kenan Evren'in Ankaragücü takımını 1'nci Lig'e çıkartması ve Tansu Çiller'in partisine oy getirmek amacıyla Cizrespor'un küme düşmesini engellemesi. Başka örnek yok mu, çok var ama bunları belgelemek zor olduğundan fincancı katırlarını ürkütmeyelim.

Türk futbolunun ilerlememesinin en önemli sorunu spora, futbola siyasetin karışmasıdır.

Bunlar aklıma gelen futbol özelinde, spor alanına doğrudan siyasi müdahalenin örnekleridir. Bugünlere gelirsek hamaset baskısı altında kalan bazı futbolcu ve teknik direktörlerimizin eylem ve davranışlarının da futbol tarihinde kara birer leke olarak kaldığını hatırlayacaksınız!

Mesela Lucescu yönetimindeki milli takıma bakalım. Takım ne Avrupa'da ne de Dünya şampiyonasında var. Kısa süre önce bu takımın başında Fatih Terim vardı, Arda vardı, Emre vardı, kaleci Volkan vardı. Nerede bu arkadaşlar şimdi? Ya da şöyle soralım, bu isimler neden milli takımda değiller?

***

Büyük İskender, hocası Aristoteles'e sormuş:

'Lider için, adalet mi daha önemli, cesaret mi?'

Aristoteles, fazla düşünmeden cevaplamış:

'Adaletin olduğu yerde, cesarete gerek kalmaz.'

'Soylu bir adalet, kutup yıldızı gibidir.

O yerinde durur, bütün kainat etrafında döner'

***

İngiliz dedektif SherlockHolmes, yardımcısı ile geceyi çadırda geçiriyormuş, gecenin bir saatinde yardımcısı panikle SherlockHolmes'a demiş ki:

'Efendim, kalkın! Bakın! Ne görüyorsunuz?'

SherlockHolmes: 'Yıldızları, mehtabı'

'Başka, efendim?'

'Uzayı'

'Daha başka?'

'Kainatın ne kadar sonsuz olduğunu'

En sonunda yardımcısı dayanamamış ve demiş ki:

'Efendim, görmüyor musunuz? Çadırımızı çalmışlar!'

İşte bizimki de bu hesap!Çadırı çalıyorlar; ama bize neler anlatıyorlar neler...