* * *
Amcamın ölümünün üzerinden bir yıl geçmişti. Bahçedeyim, her yıl kiraz sezonunda olduğu gibi. Güneş rakı burcuna girmiş muhabbet ediyoruz dostlarımla birlikte, evimizin önünde asmanın altında. Amcamın sevgili karısı Fatma yengem geldi elinde naylon bir torbayla. 'Bunlar amcandan kaldı Mustafa. Bak bir içinden neler çıkacak. Bir sürü gazete kesiği, takvim yaprağı var» dedi yengem ve döndü az ötedeki evine doğru. Dostlarımdan izin alarak kesiklere bir göz attım... Kesmiş, okumuş, altını çizmiş, kenarlarına küçük notlar düşmüş. Sevdiği yazıları, şiirleri ve sözleri küçük kağıtlara yazmış. Seattle'a torunlarımızın yanına gelirken de yanımda getirdim bir dosya içinde. Evde kaldığımız bu koronalı günlerde de iyice taradım naylon torbadan çıkanları. İşte İvriz Köy Enstitüsü mezunu sağlık memuru Hikmet Uysal amcamdan kalan gazete kesikleri ve notlarından seçtiklerim:
YEMEK TARİFİ
Yemeğin adı: İnsanlık
Kullanılacak malzeme: Bir tutam tebessüm, iki fincan muhabbet, azıcık ilgi, dolu dolu şefkat. Hazırlanışı: Malzemeyi yüreğinizden alın, yıkamaya gerek yok zaten tertemizdir. Gönül teknenize yerleştirin ve sabır fırınında kızartın. Kokusu her yana yayıldığında pembeleşmiş demektir. Bunu gözyaşı şerbetiyle ıslatın. Sonra taksim bıçağıyla dilimleyip hayat tabağına alın. Üzerini duygu marmelatı ve sevgi çiçeğiyle süsleyin ve servis yapın. Merak etmeyin herkese yeter. Kendiniz de yiyin, başkasına da verin. Afiyet olsun. 31 Mart 2014 Ölümünden üç yıl önce yazmış bu yemek tarifini. Uğur Mumcu, İlhan Selçuk, Ali Sirmen, Emin Çölaşan, Yaşar Nuri Öztürk, Hikmet Çetinkaya, Oktay Akbal, Mehmet Türker, Faruk Güventürk ve Attila İlhan yazıları altları çizilmiş. Saatli Maarif Takvimi'nden kestiği bir söz ve şiir: 'Hayallerinizden vazgeçmeyin... Hayallerinizi kaybettiğiniz an, hayatta kalsanız bile, yaşamanız sona ermiş olur.' Mark Twain.
VE BULUTLAR
'Üzerimizde bir kanat sesidir
Geceyi sararken fecir, bulutlar;
Hangi bir diyara gider, kim bilir
Hangi iklimlerden gelir bulutlar?
Sürür saçlarından onları rüzgar,
Dökerler toprağa tohum ve bahar;
Solgun yüzümüzü unutmayan yar
Ve alnımızdaki eldir bulutlar.
Gökyüzü bir sonsuz rüya denizi
Besleyen onlardır düşlerimizi
Her akşam peşinde götürür bizi,
Aşarken dağları bir bir bulutlar.'
- Ahmet Muhip Dıranas Severim gazete kesikleri arasında dolaşmayı. Çünkü ben de keserim.
Gazete kesikleri arasında
Mustafa Uysal
Hadim'de bahçedeyiz.
Yeni bir kiraz sezonunu yaşıyoruz.
Amcam Hikmet Uysal (1Temmuz 1925 / 17 Aralık 2017), sigarasını tüttürerek ve tebessüm ederek yanıma geliyordu. Babamın küçüğüydü amcam. Onu anlatmadan önce hakkında kısa bir bilgi vereyim:
Konya'nın Ereğli ilçesinde, İvriz köyü yakınlarında bir okul açılır ve adına da İvriz Köy Enstitüsü derler. Enstitüyü bitirir, sağlık bölümünde de eğitim alır ve sağlık memuru olur.
Önce memleketi Hadimde çalışmaya başlar, at sırtında Hadim köylerine gider gelir... Sonra Konya'nın Kulu ilçesinde ve Ankara'da çalışır, oradan da emekli olup Konya'ya yerleşir.
Ve 2017 yılının 17 Aralık günü Konya'da 'Elveda güzelim dünya ve merhaba kainat' diyerek; okumayı, yazmayı, şiiri, türküyü çok seven Amcam Hikmet bu dünyadan ayrılır...
Cumhuriyetin eğitim devrimlerinden biriydi Köy Enstitüleri. Köy çocuklarının eğitim ve öğretimi için açılan bu okullar 1950 yılında kapatıldığında sayıları 21 olmuştu yurt genelinde...
Tarihçi Sinan Meydan'dan bir alıntı: 'Köy Enstitüleri kapatıldığından beri Cumhuriyetimiz sabah güneşinden mahrum. Bu karanlık ondan be kardeşim. Köy Enstitüleri düşünen, araştıran, öğrenen, sorgulayan, eleştiren, üreten, paylaşan, dayanışan, yaratıcı, özgüvenli, mezhepçiliğe karşı, ötekine saygılı öz kültüründen beslenen bireyler yetiştiriyordu.» (Sözcü. 16 Nisan 2018)
Yorumlar