Gazeteciler Günü

10 Ocak çalışan gazeteciler günü.
Şu 'dokuz patron' olayı.
Hani Gazete patronları, gazetecilere verilen hakları boykot için gazetelerini üç gün boyunca kapatmış, gazeteciler bu süreç içerisinde 'Basın' adı altında bir gazete çıkartmışlar ve bunun sonucunda ortaya 'Çalışan Gazeteciler Bayramı çıkmış. 1971'den sonra da Gazeteciler Günü olmuş!..
56 yıllık mesele....
Her geçen gün dip yapan. Hatta yerin dibine giren bir gün.
Bu arada kendilerine her gün lazım olan gazetecinin gününü kutlama işinin de kolayını buldular.
Sosyal medyadan ekle gazeteciler arka arkaya kutla gitsin.
Yahu eskiden iki çiçek gönderirlerdi. Telefondan bir dostun sesini duyardık, birisi kapımızı çalar, gözümüzün içine sokar gibi 'Doğruları yazın(!)' diye, ucuzundan da olsa iki kalem getirirlerdi.
Yazık!
Bir 10 Ocak daha,
Basını siyasi ihtiraslarına malzeme yapıp hükümetlere, ya da muhalefetlere saldıranlar ,
Medyayı sınıflandırıp, kategorize edenlerin sığ lakırtıları içerisinde geçti gitti.
...
Şimdi böyle zamanların birde kendi içimizdeki halleri var.
İnsanın canını sıkan, canını yakan.
Biz üç beş yerel gazeteyi ayakta tutmaya çalışırken, gazetecilikten uzaktan yakından ilgileri olmayanlar;
Yanlarında üç basın emekçisi çalıştırmayan,
Matbaası, abonesi, kuryesi, ajansı, kirası, dağıtıcısı, maaşı, vergisi, sigortası ve dahi yaptırımları yerine getirme derdi olmayanların küstah halleri.
.......
Bir fotoğraf karesine süphaneke boncuğu gibi sıralananların içerisinde 'Bunun hangisi gazeteci' diye arandığımız günlerde 10 Ocak Gazeteciler günü kutlanıyor.
Gazeteciliklerini siyasallaştırmış iftiracılar,
Gazetelerini FETÖ denilen alçağa satmış itirafçı vatan hainleri ,
Terör örgütlerine güzellemeler düzen alçaklar 10 Ocak Gazeteciler Gününü kutluyor.
!!!!!!!!
....
Biz de söylem hiç değişmedi;
Basın Milletin Müşterek Sesidir/Mustafa Kemal Atatürk Ali Yılmaz'ın facebook sayfasından
Horoz!...
Bir horoz varmış. Her sabah ezan okuyormuş. Sahibi demiş ki;
-Tekrar tekrar ezan okuma! Yoksa tüylerini yolarım.
Bu tehdit karşısında horoz korkmuş ve kendi kendine demiş ki;
'Zaruretler mahzurları mübah kılar. Canımı kurtarmak için ezan okumaktan vazgeçmeliyim. Nasıl olsa benden başka horozlar var. Her halükarda onlar ezan okur.'
Horoz ezan okumayı bırakmıştır artık...
Bir hafta sonra sahibi tekrar gelir ve der ki;
-Eğer tavuklar gibi gıdaklamazsan senin tüylerini yolarım...
Horoz bu tehdit üzerine horozluktan da vazgeçer ve tavuklar gibi gıdaklamaya başlar...
Horoz tam bir ay gıdakladıktan sonra sahibi tekrar gelir ve bu kez şöyle der;
-Şimdi de tavuklar gibi yumurtlamazsan eğer yarın seni keserim!!!
Bunun üzerine horoz ağlamaya başlar ve der ki;
-Keşke ezan okurken ölseydim!!!
İlahi Martha!...
Martha demiş ki;
Bir insanı nasıl tanıyacağınızı biliyormusunuz?
Ne okuduğuna bakın,
Ne seyrettiğine bakın.
Duvarlarına ne astığına, raflarına ne koyduğuna , nasıl konuştuğuna, nasıl dinlediğine.
Bunlar size onun ruhunun nerede olduğu ve neyle beslendiği hakkında her şeyi bildirir.
!!!!!!!!
Çok kişiyle çalıştım.
En titizinden en düzenlisine.
En psikopatından en yağırına.
Delisi de geldi geçti, sözüm ona akıllısı da!
İnsanı da gördüm hayvanı da.
…… Okuduğunu görmedim, evine gittiğimde kitaplıkta.
Sinema filmine merakı olduğunu duymadım,
Seks filmleri furyasında araya parça atıldığında sinemaya gittiğini asıl merakının porno olduğunu, söylediklerinde öğrendim.
Asosyal bilirdim ne kadar yaşı geçmiş azgın teyze ne kadar muhabbet tellalı arkadaşı varmış sonradan öğrendim.
Bilgisayarından virüslü binin üzerinde ‘konulu’ film buldular.
İşte o zaman dedim ki bu konuda hakkını yemişiz. Adam ekmek teknesinin üzerinde mesai yapmış .
Parası bizden hem yazmış hem oynamış !
Adam film manyağıymış bilememişiz.
Yıkıktı! Duvarı bile olmadı ne bir raf ne bir çerçeve koysun.
Mal’ın biriydi ne konuşurduk ne dinlerdik.
Terlikleri olurdu yazın içine kahverengi konçlu çoraplar giydiği.
Ruh gibi çalıştı yanımda da ruhsuz olduğunu ekmeksizlik yaptığı gün öğrendik…
…… Şimdi Martha, bizdeki böyle malları görmediği için bir insanı nasıl tanıyacağımızı anlatıyor.
Okumuyor, seyretmiyor,duvarına asmıyor, rafına koymuyor.
Nereden bileceğiz Martha söyle bana, bu adamın mal mı insan mı olduğunu?(Değişmeyen Yazılar/Antalya)