Elmalı’nın Arnavut kaldırımlı sokakları, tarih kokan duvarları ve çıkmazları keşfe doyamayacağınız hazine dolu bir labirent gibidir. Fakat Elmalı'nın en büyüleyici sırrı, İznik çini sanatının zarafetini yansıtan Elmalı Ömer Paşa Camii'dir.

Ketenci Ömer Paşa, 1610 yılında bu muhteşem yapıyı yükseltti. Elmalı Ömer Paşa Cami, sadece bir ibadet mekanı değil aynı zamanda Anadolu'nun derin tarihini ve sanatını yansıtan bir cevher. İşte bu cami, Osmanlı Türk Mimarisi'nin incisi, Mimar Sinan'ın eserlerini aratmayan merkezi planlı ve tek kubbeli bir şaheserdir. Ancak asıl büyüsü, İznik çini sanatının özgün parçalarını barındırmasıdır.

Ömer Paşa Cami, bir külliye kompleksi olarak doğdu. Cami ve medrese, şadırvanlı bir avlunun ortasında bulunurken türbe caminin güneydoğusunda, hamam ise başka bir köşede yücelir. Bu kutsal kompleks ziyaretçileri tarihin derinliklerine çekmek için bir araç gibi kullanılır.

Cami mimarisi, bir zamanların sanatının zirvesini yansıtır. Ancak caminin gerçek incisi, pencerelerinin zarif süslemelerindedir. İç ve dış cephelerdeki alınlıklar, İznik çini fırınlarının son nefesi olan çinilerle bezelidir. Her pencerenin alnında farklı ayetler parlar, bu çiniler o dönemin zorlu koşullarına rağmen uzak diyarlardan Elmalı'ya taşınmıştır. Bu, caminin inşası ve tasarımının ne denli kutsal bir görev olarak görüldüğünün bir işaretidir.

Elmalı Ömer Paşa Cami, sadece taş ve çiniden ibaret değildir, aynı zamanda Türkiye'nin tarih ve kültürünü derinden hissetmenizi sağlar. Bu benzersiz yapı, geçmişin izlerini takip etmek isteyenler için bir kapıdır. Elmalı'nın sokaklarında dolaşırken bu cami, sadece bir ibadet mekanı olmanın çok ötesinde bir deneyim sunar. İznik çini sanatının büyüsüne kapılır, tarihin sırlarını keşfeder ve Türkiye'nin zenginliğini derinden hissedersiniz. Elmalı Ömer Paşa Cami, ruhu okşayan bir maceranın başlangıcıdır. Haber/Erendiz ÖZKURT

Editör: Uğur Keskin