Antalya'nın sırlarla dolu geçmişine bir pencere açan Ali Köprüsü, büyüleyici bir yapının ötesinde bir hikayenin taşıyıcısıdır. Kim tarafından inşa edildiğine dair kesin bir bilgi olmasa da zamanın aşındırmadığı ve yaşanmışlıkları yansıtan taşlarıyla tarihle iç içedir. Köprü, yıllar içinde defalarca onarılmış ancak asaletini hiç kaybetmemiştir.

Ali Köprüsü'nün tek bir kemeri, geçmişin yankılarını taşır, yaklaşık otuz metre boyunda ve beş metre genişliğindedir. Kemerlerin tam ortasında bulunan daireler, suyun yolculuğunu simgeler. Köprünün kendisine verilen bir kitabe, bu yapıyı beylikler dönemine ait bir miras olarak gösterir.

SELÇUKLU DÖNEMİNDEN KALAN MİRAS

Birçok tarihçi, bu köprünün Selçuklu dönemine ait olduğunu düşünmektedir. Antalya'nın kültürel tarihine derinlemesine ilgi duyan Giray Ercenk gibi uzmanlar, köprünün asaletini ve tarihini özellikle Karaman dönemiyle ilişkilendirirler.

Ali Köprüsü, bir zamanlar kervanların geçtiği tarihi bir yolun üzerinde yükselir ve bu yol, unutulmaya yüz tutmuş bir kervan yolunun bir parçasıdır. Köprünün iki yakasında hala görülebilen bu antik yol, bir zamanlar Alanya'dan Konya'ya uzanırken diğer yön Belenalan, Sarıhacılar ve Akseki'yi içine alırdı. Bu yollar, zamanın ötesine taşıdığı hikayeleri ile dikkat çeker ve turistler için özel yürüyüş rotalarına dönüştürülmüştür.

Ali Köprüsü ve çevresi, tarih ve doğa meraklıları için bir hazine dolusu güzellik sunar. Köprüyü ziyaret ettikten sonra, tarihi yolun ve çevresinin büyülü dünyasını keşfetmek, geçmişin izlerini takip etmek için eşsiz bir fırsattır. Gün batımı altında, köprü ve yol, bir zamanlar geçmişte yaşanan maceraları ve doğanın sükunetini size anlatır. Sizi tarihin kucağına davet eder. Ali Köprüsü, sadece taşlardan değil, yaşanmışlıklardan da inşa edilmiş bir tarih anıtıdır ve bu masalın kahramanıdır. Haber/Erendiz ÖZKURT

Editör: Uğur Keskin