'İnsanların büyük çoğunluğu, hayran olacakları, karşısında boyun eğecekleri, onlara hükmedecek ve hatta bazen kötü davranacak bir otoriteye ihtiyaç duyarlar'
Sigmund Freud söylemiş. Ölümünün üzerinden 81 yıl geçti.
Özgürlük, eşitlik ve kardeşliği simgeleyen, mavi, kırmızı, beyaz renkli bayrağı olan Fransızlar için ise otorite kutsal bir canavardır. Şöyle ki;
'İnsanlar, kendilerine tapınılacak bir canavar yaratırlar. Ve bu kutsal canavarları tapınakların sunaklarına oturturlar. Bu canavarlar bazen politikacı olur, bazen iş adamı. Sporcu olanı da vardır, bilim adamı olanı da.'
Bakın sonunda ne olur, bunun cevabını da Freud versin;
'Bir insana vazgeçilmez olduğunu hissettirdiğinizde, ilk vazgeçeceği kişi siz olursunuz!'
Bırakın artık canavar yaratmayı. Önünde sonunda kaybeden siz oluyorsunuz.
Sevgi, arkadaşlık, dostluk, dayanışma ve erdem gibi faziletleri oturtun o sunaklara.
Kazanan insan ve insanlık olacak.
***
Yine bir sağlık şiddeti ile yüz yüze geldik.
Doktorlar, saldırganlar içeri girmesin diye can havliyle kapıya vücutlarını barınak yapıyor.
Saldırganlar dışarıda kapıya yükleniyor. İçeri girseler ne olacak?
Cinayet çıkacak, yaralananlar olacak. Öyle kan bürümüş gözlerini.
Peki, bu saldırganlar bu özgüveni kimden alıyorlar. Bunların kulağına kim? 'Hastaneler senin malın, dilediğini yapabilirsin' diye üfledi.
Vergi memurunun, polisin yakasına yapışıp, 'Senin maaşını ben veriyorum!', 'Benim ödediğim vergimle sen maaşını alabiliyorsun!' gibi ilkel davranışlar, şimdi hastanelere mi sıçradı?
Neyse Sağlık Bakanı açıkladı da rahatladık.
'Gereği yapılacak'
Nereye dönersem döneyim, karşımda iflah olmaz, düzelmez bir insan kalabalığı buluyorum. Her şeyi kirleten bir güruh! İnsanlığı kurutan bu saldırganları tek tek ayıklamak zor! Yapılacak şey toplumsal tedavi.
Okuldan başlayarak,
Çocuklarımızı eğiterek.