GİZLİ HAZİNEMİZ: YAŞLILAR
Kimine göre hayırsız, kimine göre düşüncesiz evlatlar için bunlar gerçekten birer sebep olabilir mi? Yoksa bir avuntu, ya da bir teselli kaynağı mı? Belki çok geniş mekanlarda yaşayan ama burnunun dibi kadar daralmış ruhlarla hayatını sürdüren yaşlılarımız buna rağmen derler ki “işi var ondan gelemedi, eşi hastaymış ondan gelemedi”. Bu durumda bile evlatlarına kıyamayan, tarihin yaşam sırlarını yüzündeki çizgilerde saklayan yaşlılarımızın gösterdiği engin düşünceye karşılık olarak evlatların da okyanus kadar mazeret üretmesi ne kadar acı, ne kadar vefadan yoksun?
Her türlü imkana sahip olunmasına rağmen evlatların göstermiş olduğu bu tutum aslında farkında olmadan sadece yaşlı anne-babaya verilen bir ceza değildir. Aynı zamanda gelecek kuşaklara da bırakılan acı bir mirastır. Çünkü kendi anne-babasını ziyaret etmeyen bir ailede yetişen yeni neslin bu duyguları taşıması ne kadar mümkün olabilir ki? Ayrıca geniş aile havasını solumayan bir torun, bir gün yaşlanacağını nereden bilsin?
Toplumumuzun günümüzde en büyük ihtiyaç duyduğu unsurlardan biri de budur: En büyük zenginlik kaynağımız olan yaşlılara sahip çıkılması. Adında belki huzur olsa da, içinde huzurdan eser olmayan huzurevlerinin bile bizim gibi toplumlarda olması aslında ne kadar yersiz? Yersiz diyorum çünkü bir anne babanın yeri evladının yanıdır, tıpkı bir çocuğun yerinin anne babasının yanı olduğu gibi. Kimsesizler için açılan yerlerin olması kadar güzel ve yararlı yer yoktur. Ancak, huzurevi başka bir durum. Büyüklerine bakamayan evlatların kurtuluş reçetesi konumuna gelmiş, adına da huzurevi denilmiş.
Hal böyle olunca geçmişten geleceğe en büyük miras kaynağı olan yaşlılarımız çağın getirdiği değişimler neticesinde hak ettiği yaşamı maalesef bulamamaktadırlar. Toplumun baş tacı olması gereken yaşlılarımıza yönelik evlatların daha duyarlı olması, fertlerin de bunu yaşatması dileğiyle…