Ankara ve bisiklet başta kulağa çılgınca geliyor. Ankara’da düz bir yol yok neredeyse. Yarışa katılıp katılmama konusunda ciddi bir kararsızlık yaşadım. Kaydımı yaptırdım ama Ankara’da yarışma fikri beni çok gerdi. Kendimi ve psikolojimi 'bizim için kapatılacak yollarda bir gezintiye çıkacağım' düşüncesiyle kandırdım.
Bu yarışa katılımın yüksek olacağını tahmin etmiştik ama açıkçası bu kadarını beklemiyorduk. Açıklanan sayıya göre yurt içi ve yurt dışından toplam 1200 sporcunun katılımıyla gerçekleşti. Genellikle takımlar olsa da bireysel katılım da fazlaydı. Hatta yarışa ilk defa katılanlar bile vardı.
Bisiklet yarışlarında yarışı güç yönetir. Güç de her zaman takımların elindedir. Takımlar yarışa yön verenlerdir. Bu yarışta takımlar çok hırslıydı ve kıyasıya bir mücadele vardı.
Parkur bu sene yeniydi ve çok tartışıldı. Bu yarışlarda gözlemlediğim bir grup var; anlamsız bir şekilde her şeye karşı çıkan, hiçbir zaman tatmin olmayan, hiçbir şeyi beğenmeyen, yapılan her organizasyonu acımasızca eleştiren bir grup. Onlara bir iki laf söylemek istiyorum. Madem bu kadar çok biliyorsunuz düzenleyin bir yarış da görelim... Ülkede bisiklet sporunun gelişebilmesi için bu tarz organizasyonlar çok önemli, her bir organizasyonda hatalarını görüp bir sonraki organizasyonu daha iyi yapacaklarına inanıyorum. Evet eleştirilerinizi iletin, destek olun, fikir üretin ama şımarık şımarık ortalıkta debelenmeyin.
Parkur bana göre inanılmaz güzeldi. Zordu; yüksek eğimli inişlerden ve çıkışlardan oluşuyordu. Artık şu klasik parkur anlayışı geride kaldığı için çok mutluyum. Şehirlerin en güzel lokasyonlarında bisiklet sürme fikri harika. 4-5 şeritli yolların sol şeridinden ya da tam ortasından gitmek rüyalarımızı gerçek kıldı.
Organizasyonlardan beklediğim en önemli unsur güvenlik, bu yarışlara katılma amacımız da bizim için kapatılmış yollarda özgürce bisiklet sürmek hatta parkuru test ederken bu yolları nasıl kapatacaklar diye çok endişelendim. Yarış şehrin ana arterlerinden geçiyordu. Bilkent Center’dan başlayıp Eskişehir Yolu, oradan Dikmen, Atakule-Çankaya, Oran, İncek inişinden başlangıç noktasına geri dönüyordu. Kocaman bir ‘o’ çiziyordu. Çılgın bir parkur…
Bu yolları uzunca bir süre kapatamayacakları için uzun ve kısa parkur aynı anda start aldı. Bu biraz korkutucuydu çünkü start çizgisinde beklerken yağmur yağdı. En ufacık hatalar felaketle sonuçlanabilirdi. Bunun önüne geçmek için naturel startı uzun tuttular. Araçlar uzun bir süre, yarışçılar düz bir yola çıkıncaya kadar önümüzden ayrılmadı. Buna rağmen dönüşlerde tek tük düşenler oldu.
Takımlar çok hırslı demiştim ya start çizgisinde normalde uzun parkurda yarışan sporcuları kısa parkura girerken gördüm. Bu parkurun zorluğunun da bir kanıtı aslında, rakipler karşısında risk almayıp kürsüyü garantilemek istediler.
Ankara halkı maalesef çok destek vermedi bu yarışa, yol kenarları boştu ama bir kare vardı ki hepimizin içini ısıttı. Tek başına yarışçılara güller fırlatan mahalle muhtarı, hepimizin hafızasına kazındı. Valilik kapatılacak yolları paylaşsa da kavşaklarda polisle tartışan vatandaşlar vardı. Hoşdere Caddesi’ni tırmanırken çayını kahvesini alıp sandalyesini kaldırıma atıp yarışı izleyen, destekleyen tek tük insanlar da vardı. Hatta bir bisiklet dükkanı yarışçılara su ve teknik destek verdi. Yarışın en güzel kareleri Ankara’nın simgesi Atakule’nin önünde verilen pozlardı.
Eleştireceğim tek nokta sponsorların çok ön planda olmasıydı. Tamam onların desteği olmadan bu yarışlar düzenlenemez ama yarışın adının önüne geçmemeleri gerekirdi diye düşünüyorum. Bizler bu tarz yarışlara bir anı olsun diye katılıyoruz ve katıldığım her yarışta yarıştığım numaraya kadar saklıyorum. ‘Granfondo Başkent’ yazan bir çantam olsun isterdim. Hatta bundan sonraki yarışlarda numaralarımızın basılı olduğu formalar verilebilir diye düşünüyorum. Tam saklamalık, artı kendi şehirlerimizde bu formaları giyerek yarışların bolca reklamını yapmış oluruz.
Gözlemlediğim kadarıyla organizasyon ekibi yarışçılardan daha heyecanlıydı. Bu işler göründüğü kadar kolay değil, altında çok emek çok mücadele var.
Geriye Ankara manzaralı harika fotoğraflarımız kaldı. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler…