Gülümseyecek hal kaldı da!

*** Toplum olarak bir kısır döngü içine girdik. Nereden tutarsak tutalım, elimizde kalan tatsız tuzsuz bir yaşam. Yetirip, bitiremediğimiz. Borç sarmalına girdik hepten. Yaşam tarzımız oldu borçla yaşamak, borcu borçla kapatmak. Alın size, kredi kartı belası, herkesin yakasına öyle bir yapıştı ki, kurtulayım derken daha fazla borç batağına saplanır oldu millet. Yapılan araştırmalarda, ihtiyaç kredisi ve kredi kartı borçlu sayısında çok ciddi artış varmış. Ve tabii ödeme zorluğu çekip, icralık olanların sayısında da. Hal böyle olunca da, bir reçete sunuldu. Ve milyonlarca insanı doğrudan ilgilendiren kredi kartlarının taksitlendirme sürelerine bir düzenleme getirildi. Vadeler uzatıldı.

*** Bu yapılandırma iyi mi oldu, kötü mü oldu o tartışılır. Kredi vadeleri bilmem kaç aya çekildi de ödeyebilene. Ayrıca aylık yapılandırma nasıl olacak, onu da iyi hesap etmeli. Vade uzar aylık ödeme küçülür ama, totalde ödeyeceğin miktara da faiz biner. On aldığın, olur on beş. Misal. Borç sarmalı, kısır döngüye girer mi, girer. Kazanılan para bankaya gider, delik de büyür yama tutmaz. Borçla borç kapanır mı? Ne olur, sıfıra sıfır elde var sıfır. Bankalar kazanma, kredi kartı verme derdinde. Vatandaş ödeme derdinde.

*** Peki, aldığı ihtiyaç kredisini ödemekte zorlanan vatandaş, bankayla masaya oturup ödemelerini yeniden yapılandırdı diyelim. De, ödeme konusunda takibe düşenler ne yapıyor? Bu düzenlemeden yararlanıyor mu? Duruma bakılırsa vatandaş borç kıskacında, borçlar faiz kıskacında. Bahtsız bedevi misali.

*** Korona iş kapılarını kapatmış. Esnaf kepenk indirmiş. İşsizlik çığ gibi büyümüş. Millet kendi bütçesinin ekonomisti olmuş. İnce eleyip sık dokuyor. Zorunlu harcamaların dışında, borçla tüketime girmemeye çalışıyor el mecbur. Yaşam fantezilerinin devri çoktan kapandı bitti. Geriye kalan sosyal izolasyon. Şimdilerde 'nereden nasıl tasarruf edebilirim' dönemi. Galiba geçmişe özlem duyarak geleceği düşlüyoruz.