GÜNDOĞMUŞ, Batı Toros Dağları'nın Geyik Dağı eteklerine kurulmuş bir ilçedir. Gündoğmuş nüfusu 2022 yılında yapılan sayıma göre 7.188 kişiden oluşuyor. Yüzölçümü 1323 km² olan Gündoğmuş ilçesi, Antalya'nın ilçelerinden güneyinde Alanya, kuzeyinde Akseki ve batısında Manavgat ilçeleriyle birlikte doğusunda da Konya'nın Hadım ve Bozkır ilçeleriyle komşu. Antalya'nın Akdeniz'e kıyısı olmayan ilçelerinden olan Gündoğmuş'un il merkezine uzaklığı ise yaklaşık 149 km'dir.

Geçmişi antik çağlara dayanan Gündoğmuş'un bugünkü yeri Romalılar döneminde iskan edilmiş bir yerdir. İlçe sınırları içerisindeki Roma Harabeleri, Taşahır Mevkiindeki Kaseyir Şehri Harabeleri, Senir Köyü yakınındaki Kese Mevkiindeki Roma Harabeleri’nin en eski harabeler olma özelliğini taşıdığı söylenebilir. Daha sonraki dönemlerde, özellikle Malazgirt Zaferi sonrasında Anadolu'nun Türkleşmesi döneminde, şehir Selçuklu Hanedanı'nın egemenliğinde kalmış ve II. Bayezid döneminde de Osmanlı Devleti topraklarına katılmıştır.

Yüzyıllar boyunca bölgede yaşanılan iklim olayları ve doğal afet olayları sonucunda antik kentler hasar görmüş olsalar da ilçede hala gezilecek tarihi yerler mevcuttur. Casae Antik Kenti bu bakımdan ilçe için çok önemlidir. İşte tüm detaylarıyla Casae antik kenti…

1-      Casae Antik Kenti

casae antik kent
Bölge halk arasında ‘Köyiçi’ olarak anılır. Bölgede bulunan kaleler ise ‘sürmeni’ kalesi olarak adlandırılmaktadır. Gündoğmuş ilçesinin 2 km güneybatısında köyiçi mevkiinde kurulmuş olan Casae Antik Kenti, kentin tam karşısındaki yamaçtaki Senir köyünün kuzeyinde kurulmuş olan antik kentin güvenliği için bir nevi ileri karakol olarak inşa edilmiştir.

Antik kentte bulunan kaleler büyük önem taşımaktadır. Kaleler Yukarı Asar ve Aşağı Asar kalesi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bununla beraber Yukarı Asar’da kendi içinde ikiye ayrılmaktadır. Birincisi: Köyiçi mevkiinin tam karşısındaki tepede inşa edilmiş olan Yukarı Asar kalesi büyük ölçüde ayakta durmaktadır. Kalenin doğusunda sur duvarlarının dibinde bir adet sarnıç bulunmaktadır. İkinci kale olan Aşağı Asar kalesi ise Alara çayı kıyısında inşa edilmiş olup günümüzde büyük ölçüde tahrip olmuş durumdadır. Bu yörede yaşayan halk, zeytin ve üzüm üretiminde oldukça gelişmiştir. Burada Salıncalanı ve Sümeni olarak adlandırılan mevkiinde yamaçlar boyunca birçok noktada kayaya oyulmuş üzüm suyu sıkma işleminde kullanılan şırahmanalar ve zeytinyağı sıkma işleminde kullanılan ve insan ve hayvan güzüyle kullanılan ‘Sıklık’adı verilen yapılara rastlanmaktadır. HABER/BUSE ER

Editör: Uğur Keskin