GÜNDEM

Hayvan haklarına vurgu yaptılar

Halkın Kurtuluşu Partisi (HKP) Antalya İl Örgütü’nden yapılan açıklamada, “Hayvan hakları mücadelesi, yalnızca savunmasız hayvanlar için değil; insanlık onuru, doğanın dengesi ve tüm canlıların eşit yaşam hakkı için verilen evrensel bir adalet mücadelesidir” ifadeleri kullanıldı

Halkın Kurtuluş Partisi Antalya İl Örgütü, 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü'nde, Türkiye'de artan hayvanlara yönelik şiddeti ve zalimane politikaları kınayarak sesini yükseltiyor. Parti, insanlık onuru, doğa dengesi ve evrensel adalet için mücadele ederek birlikte hareket etme çağrısında bulunuyor.


HAYVANA ŞİDDET MEŞRULAŞTIRILIYOR
Dünya ve yurt genelinde 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü’nde Halkın Kurtuluş Partisi Antalya İl Örgütü yayınladığı mesajda, “Çıkarılan yasayla birlikte Türkiye'de hayvanlara yönelik vahşi şiddetin ve yapılan zalimane katliamların; insan, doğa, kadın, çocuk ve hayvan düşmanı politikaların bir ürünü olduğunu bir kez daha içimiz yanarak görüyoruz. Hayvan hakları mücadelesi, yalnızca savunmasız hayvanlar için değil; insanlık onuru, doğanın dengesi ve tüm canlıların eşit yaşam hakkı için verilen evrensel bir adalet mücadelesidir. Bu hem hayvanlara reva görülen zulmü hem de insanlığın vicdanındaki yarayı iyileştirme mücadelesidir. Geçtiğimiz aylarda masum canlarımıza karşı hazırlanan ‘kanlı katliam yasası’ kabul edilmiş ve Meclis salonlarından sevinç gösterilerini yansıtan pozlar verilmişti. Sevgi ve merhametten tamamen yoksun bu düzenleme, sokak hayvanlarını tehdit olarak lanse edip halkı kışkırtmakta, topluma hayvanlar üzerinden bir şiddet kültürü aşılamaya çalışmaktadır. Bu süreçte, hayvan hakları sistematik olarak göz ardı edilirken hayvanlara karşı işlenen vahşet cezasız kalmakta, adalet bir kez daha yok sayılmaktadır. Yerel yönetimler, bu zulümlere aktif katılmakta ya da bu zalim iktidarın baskısı altında cinayetlere, işkencelere, tecavüzlere göz yummaktadır” ifadelerine yer verildi.


‘EKONOMİK KRİZİN FATURASI HAYVANLARA ÖDETİLİYOR’
HKP açıklamasının devamındaysa, “Yaratılan ekonomik krizin ve sosyal çöküşün sorumluluğu halk sağlığı bahanesiyle masum sokak hayvanlarına yüklenmeye çalışılmakta, masum canları suçlayarak toplumun öfkesi manipüle edilmektedir. Hükümet, savunmasız hayvanları hedef alarak bir linç ve şiddet kültürünü bilinçli bir şekilde körüklemektedir. Bugün kentlerde ve kırsal kesimlerde yayılan linç kültürü, bu hükümetin yarattığı geniş kapsamlı toplumsal ve ahlâkî çöküşün bir yansımasıdır. Ülkemizde sınıflı toplum düzeninin hüküm sürdüğü tüm toplumlarda, Parababaları işçi-emekçi halkı ezip sömürdüğü gibi hayvanları, doğayı ve tüm yaşam formlarını da yok etmekte ve sömürmektedir. Bu sistemin tek amacı kâr elde etmek uğruna her şeyi tüketmek ve ortadan kaldırmaktır. Kapitalizm hayvanları sadece birer metaya indirger; onların yaşam haklarını hiçe sayarak doğanın dengesini bozar. İnsan, hayvan ya da çevre fark etmeksizin tüm yaşam formları ya metalaştırılır ya da kâr getirmediği noktada gözden çıkarılır” denildi.


‘SOKAK HAYVANLARINA YÖNELİK ŞİDDET SONA ERDİRİLMELİDİR’
“Hayvanların maruz kaldığı acı ve şiddet ancak toplumsal bilinçlenme ve ortak mücadele ile son bulabilir” denilen HKP açıklamasının devamında şu ifadelere yer verildi: “Bu sebeple, hayvan haklarının tam anlamıyla hayata geçirilmesi için aşağıdaki taleplerin acilen karşılanması gerekmektedir: Sokak hayvanlarına yönelik şiddet derhal sona erdirilmelidir. Hayvanları yakalama, ölüm kampları barınaklara kapatma, zehirleme ve öldürme eylemleri yalnızca hayvanlara değil, insanlığa karşı işlenmiş suçlar olarak kabul edilip reddedilmelidir. Hayvana zulmedenlerin cezalandırılması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Hayvanlara yönelik şiddet uygulayanlar hesap vermeli ve adaletle yüzleşmelidir. Kapsamlı hayvan koruma yasaları çıkarılmalıdır. Hayvanlar, haklara sahip duyarlı varlıklar olarak tanınmalı ve devlet bu hakları sıkı ve uygulanabilir yasalarla güvence altına almalıdır. Kamu kaynakları kısırlaştırma programlarına, veteriner hizmetlerine ve hayvan rehabilitasyon merkezlerinin oluşturulmasına yönlendirilmelidir. Devlet, hayvanların refahını koruma sorumluluğunu üstlenmelidir. Rehabilitasyon merkezlerinde görevlendirilecek nitelikli işgücü sorunu yoktur. İşsiz binlerce veteriner hekim bu görev için hazır beklemektedir. Böylelikle hayvanlarımız güvenilir ellerde bilimsel koşullarda rehabilite edilirken, onca emek verip veteriner hekim olmuş insanlarımız da mesleklerini yapar, yaşamlarını kazanırlar. Yeter ki istensin, çözümler hemen üretilir. Ancak, bu taleplerin emperyalist-kapitalist sömürü düzeni devam ettiği sürece yerine gelmesinin, hayvan haklarının korunmasının, hayvanların, insanların ve doğanın hep birlikte özgürlüğe kavuşmasının mümkün olmadığını biliyoruz. Sınıflı toplum rezil düzeni yıkılmadıkça insanın insanlığına kavuşmasının mümkün olmadığını biliyoruz.”