ANTALYA Ekspres Gazetesi'nden Güven Güneş'in haberine göre, Ak Parti, sokak hayvanlarına ötanazi yolunu açan yasa teklifini TBMM Başkanlığı’na sundu. 17 maddelik teklifle belediyelere; kuduz, bulaşıcı hastalık veya tedavi edilemeyen hastalığı bulunan ya da sahiplenilmesi yasak olan hayvanlara ötanazi yapma yetkisi veriliyor. Hayvanseverler ise bu yasaya tepki gösteriyor. Attalos heykeli önünde bir araya gelen hayvanseverler sonrasında ise protestolarına Ak Parti il binası önünde devam etti. “Hayvanların yaşama haklarının ötenazi adı altında ellerinden alınmasını reddediyoruz” başlıklı basın açıklamasını grup adına Goksen Uluç okudu.
Foto (1)-146
'NEFRET POMPALIYOR'
“Hayvanların haklarını korumakla yükümlü olan iktidar ve küçük ortaklarının aylardır sokakta yaşayan hayvanlar üzerinden pompaladığı nefrete şahit oluyoruz” diyen Goksen Uluç “Yıllardır 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun “Kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat” ilkesini temel alan 6. maddesini delmek isteyen Tarım ve Orman Bakanlığı ile tabiri caizse daimi bir mücadele içindeyiz. Hayvanları ve haklarını korumakla yükümlü olanlar, bizzat onları yok etmeye ve suçlamaya devam ediyor. Halkın oylarıyla seçilmiş vekiller, bizzat bizi kutuplaştırmaya ve halkın hassas dengelerini bozmaya devam ediyor. Toplumsal barışa ve huzura zarar veren bu suni gündemleri ise, yandaş gazetecileri ve parayla tutulmuş trol çetelerini devreye sokarak yapıyorlar. Bireysel silahlanmayı hedefleyen, kışkırtma ve dezenformasyonla köpekleri ve yaşam savunucularını canavarlaştıran ama bir türlü kapatılmayan sözde dernekler de adeta sözcülük yapıyor. Bugün, aylardır tartışılan tecrit ve katliam yasası meclise getirildi. Canımızı veririz, canlarımızı vermeyiz diyerek, gözlerini köpeklerin canlarına dikenlerin yakasında olduğumuzu ve olmaya devam edeceğimizi buradan bir kez daha bildiriyoruz” dedi.
Foto (2)-133
'YETERLİ BÜTÇE AYRILMIYOR'
Yasa tasarısını kabul etmediklerini dile getiren Uluç, “Tam 20 yıldır, Hayvanları Koruma Kanunu uygulanmadığı, kısırlaştırma, aşılama yapılmadığı, yasaya uymayanların cezalandırılmadığı, denetlenmediği, devlet ve sermaye ortaklığıyla devam eden hayvan üretimi ve satışı yasaklanmadığı ve hayvanları terk edenlere cezalar verilmediği apaçık ortadayken; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın, AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler’in her yol denenmiş ve işe yaramamış gibi, belediyeler için yepyeni yükümlülükler içeren kanun maddeleri getirilmiş gibi açıklama yapmasını kabul etmiyoruz. Meclise getirilen yasa tasarısında bahsedilen, “barınakların hayvanların sahiplendirilinceye kadar bakıldığı ve rehabilite edildiği yerler” olarak değiştirilmesini kabul etmiyoruz! Barınaklar, ihtiyacı olan hayvanların tedavilerinin yapıldığı geçici bakım evleridir. Bir hayvanın bir sorunu olmamasına rağmen barınak adı altındaki ölüm kamplarına hapsedilmesi kabul edilemez. Hayvandan hayvana veya hayvandan insana bulaşıcı hastalığı olan ve su kaynaklarının, yaban hayatının ve biyolojik çeşitliliğin zarara uğramasına sebep olan hayvanların ötenazi ile katledilmesini kabul etmiyoruz! Sokakta yaşayan hayvanların hasta olmalarının en büyük sebebi de, ekolojik yıkımın en büyük de rant hırsıyla hayvanların yaşam alanlarını işgal eden, sokaklarda aç kalmalarına sebep olan, hayvanlar için bütçe ayırmayan iktidar ve yerel yönetimlerdir” diye konuştu.
Foto 2 (1)
'GÖRMEZDEN GELEMEYİZ'
Yerel Hayvan Koruma Görevlisi Erkan Er, “Bir zamanlar bu dünyayı onlarla paylaştığımız hayvanlar vardı. Sessizce, gözlerinde acı ve hüzünle, bizlerden medet umdular. Her gün, gözlerimizin önünde binlerce masum can, vicdanlarımızın sessizliğinde kayboldu. Onların çığlıkları, kapalı kapıların ardında yankılandı, hiç duyulmadı. Bir kafeste sıkışıp kalmış bir kuşun, gökyüzünü hayal edişini düşünün. Ya da zincirlere vurulmuş bir köpeğin, özgürlüğü özleyişini. Çiftliklerde, mezbahalarda ve deney laboratuvarlarında geçen her gün, onların yaşamlarından çalınan bir gün oldu. Onların acıları, bizim duyarsızlığımızın bedeli oldu. Onları korumak bizim elimizdeydi, ama çoğu zaman görmezden geldik. Oysa onların da duyguları vardı; sevgiye, şefkate ve saygıya ihtiyaçları vardı. Bir hayvanın gözlerine bakın; orada saf bir masumiyet ve karşılıksız sevgi bulacaksınız. Peki biz, bu sevgiyi hak edecek ne yaptık? Zulmü durdurmak için artık harekete geçmeliyiz. Onların sessiz çığlıklarını duymalı ve vicdanlarımızı dinlemeliyiz. Çünkü onlar da bu dünyanın bir parçası ve bizim gibi yaşamayı hak ediyorlar. Artık daha fazla görmezden gelemeyiz; onların hakları için, onların yaşamları için mücadele etmeliyiz” dedi.
Kaynak: ANTALYA EKSPRES GAZETESİ