ANTALYA Ekspres Gazetesi'nden Güven Güneş'in haberine göre, Kafe, restoran, pansiyon ve otel mutfaklarında görev yapan stewardlar (bulaşıkçılar), turizm sezonunun başlamasıyla birlikte yeniden görünmeyen ama en çok yük taşıyan emekçiler arasında yerlerini almaya devam ediyor. 57 yaşındaki bulaşıkçı Remziye Gürbüz, “Her yıl aynı sorunlar aynı çaresizlik. Haftada bir gün bile izin yapamıyoruz. En az 10 saat çalışıyoruz ama fazla mesai sayılmıyor. Bu hak mı, adalet mi?” diyerek yaşadıkları mağduriyeti dile getirrken düşük maaşlar ve hijyen riski bu çalışanların kaderi olmaya devam ediyor.

GÜNDE EN AZ 10 SAAT ÇALIŞIYORLAR
İş tanımı dışında görevlerle de karşı karşıya kalan bulaşıkçılar, yasal düzenleme ve denetim çağrısını yineledi. Yıllardır bulaşıkçı olarak çalışan 57 yaşındaki Remziye Gürbüz, turizm sezonuyla birlikte yeniden artan iş yüküne dikkat çekerken hem çalışma koşullarının ağırlığından hem de karşılığında aldıkları ücretin yetersizliğinden yakınıyor. Gürbüz, sektördeki en büyük sorunlar arasında fazla mesailerin ödenmemesi, hijyen kurallarının ihlal edilmesi ve çalışanların meslek hastalıklarına karşı korunmasız bırakılması yer aldığını ifade ederek, “Biz görünmeyen ama mutfakların bel kemiğiyiz. Artık hakkımızın tanınmasını istiyoruz” dedi. “Özellikle kafe, pansiyon, restoran ve otel mutfaklarında görev yapan bulaşıkçılar, hem kapalı hem de rutubetli ortamlarda uzun saatler çalışmak zorunda kalıyor” ifade eden Gürbüz, “Bizim çalıştığımız yerde günde en az 10 saat çalışıyoruz ama bu sürenin fazlası mesai olarak sayılmıyor. Herkes bunu normal karşılamaya başladı ama bu resmen yasa dışı. İnsanlar dinlenemiyor, haftalık iznini bile kullanamıyor. Haftalık 45 saatlik mesai yapıyoruz aslında biz normal çalışanlar gibi 6 gün çalışıp 1 gün izin yerine 7 gün çalışıp 1 gün izin yapıyoruz. Bu kadar çalışmaya rağmen dahi hakkımız olan karşılığı alamıyoruz” dedi.

SÜREKLİ İŞTEN ÇIKILIYOR
“Bu sektörde çalışma şartları her yıl daha kötüye gidiyor” diyen Gürbüz sözlerine, “Çoğu işletmede maaşlar 26 binle 32 bin lira arasında. Bu rakam, bizim yaptığımız işe göre çok düşük. İnsanlar bu paraya dayanamayıp işi bırakıyor yerine yenisi geliyor. Böyle böyle sirkülasyon hiç bitmiyor. Bulaşıkçıların çoğu bir ayı bile tamamlamadan işi bırakıyor. Bir işletmede her ay yeni yüzler görmek normal oldu. Kalanlarda mecburiyetten ya da emeklilik için gün sayısını doldurmak beklediği için duruyor” diye konuştu.

AYNI KIYAFETLE HEM MUTFAKTA HEM TUVALETTEYİZ
“En büyük sıkıntılarımızdan biri de hijyen konusu” diyen Gürbüz, “Boş zamanımızda bize tuvalet temizliği yaptırıyorlar. Başta tuvalet olmak üzere işletmenin genel temizliğini de bulaşıkçılara yüklüyorlar. Ekstra eleman almak istemiyorlar. Biz de bulaşık yıkadığımız kıyafetlerle tuvalete giriyoruz. Sonra aynı kıyafetle mutfağa geri dönüyoruz. Bu ne bizim sağlığımıza uygun ne de müşterilerin sağlığına. Hijyen sıfır. Bu durum öylesine kanıklanmış ki, normal olarak kabul ediliyor. Bugün piyasalarda hangi işletmeye giderseniz gidin 10 tanesinden en az 8’inin talebi bu yönde oluyor” ifadelerini kullandı.

YILLAR GEÇTİKÇE MESLEK HASTALIKLARI ARTIYOR
Gürbüz, “Kapalı, havasız ve rutubetli ortamlarda ayakta saatlerce çalışıyoruz. Bu işi uzun yıllar yapan herkesin beli ağrır, dizleri çöker, varisi çıkar. Zaten çoğumuzda bel fıtığı, solunum yolu rahatsızlıkları, kas-eklem hastalıkları var. Ama bu hastalıklar meslek hastalığı sayılmıyor. Sigortada böyle bir kod bile yok. Biz artık istiyoruz ki, bu işler yasal olarakta tanınsın. Sigorta sistemine bu işler de dâhil edilsin” talebinde bulundu. Gürbüz son olarak denetim eksikliğine dikkat çekerek, “Denetim yok, keyfi çalışma var. Ne hijyen denetimi var, ne iş tanımı denetimi. Her şey tamamen işletmenin keyfine kalmış. Biz bulaşıkçılar, aynı anda hem temizlikçi, hem tuvalet görevlisi, hem de mutfak çalışanı oluyoruz. Böyle çalışmak zorunda kalan binlerce insan var. Yetkililer yıllardır bu düzensizliğe göz yumuyor. Denetimler artırılsın. Herkes kendi işini yapsın. Yasa varsa uygulansın” sözlerini kullandı.

Kaynak: ANTALYA EKSPRES GAZETESİ