Her yaz, sıcaklıkların artması ve küresel iklim krizinin etkileri nedeniyle ülkemizde orman yangınları giderek artan bir tehdit haline geliyor. Cuma günü ülke genelinde 72 yangının çıkması, durumun ne kadar ciddi olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Bu yangınlar, sadece ormanlarımızı yok etmekle kalmıyor, aynı zamanda ekosistemimizi ve insan hayatını da doğrudan tehdit ediyor. Sıcak hava dalgaları ve uzun kuraklık dönemleri, yangınların daha hızlı yayılmasına neden olurken yangınla mücadele konusunda alınacak önlemleri her zamankinden daha hayati hale getiriyor.
Yangınlarla mücadelede başarılı olabilmek için öncelikle yangın söndürme ekipmanının yeterliliği sağlanmalıdır. Ancak mevcut uçak ve helikopter sayısı yetersiz kaldığı sürece yangınların kontrol altına alınması giderek zorlaşacak, özellikle geniş ormanlık ve dağlık alanlarda çıkan yangınlar, sadece karadan müdahaleyle kısa sürede söndürülemeyip büyük kayıplara yol açacaktır. Bu nedenle yangın söndürme uçak ve helikopterlerinin sayısının artırılması, modern yangın söndürme teknolojilerinin temin edilmesi ve bunların stratejik noktalarda konuşlandırılması yangınla mücadelede kritik öneme sahiptir. Ayrıca, yangınların önlenmesi ve etkilerinin azaltılması için ormanları koruyucu önlemler artırılmalı, yangına dayanıklı ağaçlandırma çalışmaları yapılmalı, yanıcı olmayan bitki türleri tercih edilmeli ve yangın koridorları oluşturularak alevlerin yayılması engellenmelidir. Ormanlık alanlarda düzenli ağaç altı temizliği yapılarak yangını besleyebilecek unsurlar ortadan kaldırılmalı ve orman koruma ekipleri, yangın sezonu boyunca aktif görevde bulunarak sürekli eğitilmeli ve güncel teknolojilerle donatılmalıdır.
Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı’nın, vatandaşlardan izmarit atmamalarını, piknik ateşi yakmamalarını ve açık alanda kibrit bile çakmamalarını rica etmesi, ülkemizde çevre bilincinin ne kadar zayıf olduğunu ve toplumsal sorumluluğun geri planda kaldığını acı bir şekilde ortaya koyuyor. Onca orman yangınına, yok olan doğaya ve kaybedilen canlara rağmen hala bu tür ihmallerin yaşanması, insanların ne denli bencil, düşüncesiz ve vicdansız olabildiğini gösteriyor. Bu durum yalnızca bireysel eğitim eksikliğinden değil, toplumsal duyarsızlıktan da kaynaklanıyor. Her bir izmarit, her bir kibrit, geri dönülemez zararlar verebilecek birer tehdit niteliğinde. Bu bilinçsizliğe son verilmeli, her birey çevreye karşı sorumluluğunu bilip ona göre hareket etmeli. Çünkü ormanlar bizim geleceğimizin nefesi ve onları korumak hepimizin görevi. Orman yangınlarıyla mücadelede sadece yetkililerin değil, toplumun da bilinçli olması gerektiği unutulmamalıdır. Yangınların büyük bir kısmı insan kaynaklı olduğundan, toplumun yangın riskleri konusunda eğitilmesi, ormanları koruma bilincinin artırılması ve kurallara uymayanlara en ağır cezaların verilmesi gibi tedbirlerle toplumsal sorumluluğun önemi vurgulanmalıdır.
Türkiye’nin ormanlarını, bu ormanlarda yaşayan tüm canlıları, ekosistemimizi ve doğal zenginliklerimizi korumak için bu önlemler acilen hayata geçirilmelidir. Her yaz tekrar eden yangın felaketlerinin önüne geçmek, ormanlarımızı ve onların barındırdığı tüm yaşamı korumak artık bir zorunluluktur. Ormanlarımız sadece ağaçlardan ibaret değil; binlerce canlı türünün yuvası, oksijen kaynağımız ve doğal mirasımızdır. Ancak her yaz aynı acı görüntülerle karşılaşmaktan bıktık. Alevlerin ormanlarımızı yutmasını, hayvanların can vermesini ve doğanın talan edilmesini izlemek istemiyoruz. Bu nedenle yangınlarla mücadelede daha kararlı ve etkin adımlar atılmalı, ülkemizin doğal zenginlikleri ve geleceği için bu tekrarlayan felaketlerin önü mutlaka alınmalıdır. Çünkü her ağaç bir nefes, her nefes bir gelecek!