Sezona Nuri Şahin ile başlayan, Sergen Yalçın ile bitiren Antalyaspor yeni sezon için takımın başına Alex de Souza’yı getirdi.
Alex, Türkiye’de tarafla tarafsız herkesin hayranlıkla izlediği, Fenerbahçe’ye önemli katkı vermiş, hatta heykeli dikilmiş bir isim.
Türkiye liginde futbol oynadığı süre boyunca sahadaki duruşu, karakteri, futbol zekası, yeteneği ile Türk futbolseverlerin gönlünde taht kurmuş bir isim.
Bu nedenle de Antalyaspor ile adı anılmaya başladığı andan itibaren Antalya’da bir heyecan yarattı.
Bizim evde bile Alex konuşulmaya başlandı.
Rüzgar hiç Alex’i izlemediği halde bana her gün ‘Geliyor mu? Ne zaman geliyor?' gibi sorular sormaya başladı.
Yani Alex’in Antalyaspor’un teknik direktörü olması; Türkiye’de 7’den 70’e herkesin ilgisini ve dikkatini çeken, heyecan uyandıran bir durum oldu.
Ancak atlamamamız gereken önemli bir konu var.
O da; futbolcu Alex’in Türkiye’de 7’den 70’e herkesin ilgisini çektiğidir.
Yani bizler Alex’in futbolculuğunu biliyoruz. Teknik adamlığını ise hiç bilmiyoruz.
Türkiye’den ayrıldıktan sonra Alex’i kaç kişi takip etti örneğin…
Neler yaptı, nerelerde çalıştı, hangi başarılara imza attı…
Bunların hepsi soru işareti.
Yani biz şuan futbolcu Alex ile heyecanlanıyoruz.
Umarım teknik direktör Alex de futbolculuğu gibi başarılı olur.
Çünkü hem Alex’in hem de Antalyaspor’un buna çok ihtiyacı var.
Bu açıda baktığımızda aslında her iki taraf açısında da başarılı bir buluşma gibi gözüküyor.
Aidiyet, çok çalışma, iyi bir ekip ve iyi bir kadro ile Antalyaspor, Alex ile birlikte başarıya koşabilir.
Risk midir?
Evet her yeni gelen teknik direktör gibi Alex de risktir.
Ancak risk almazsanız, bu hayatta başarıya gidemezsiniz.
Umarım oyunculuğu ile Fenerbahçe’de büyük izler bırakmış Alex, teknik direktörlüğü ile de Antalyaspor’da büyük izler bırakır.