ANTALYA Kent Konseyi Afet ve Kriz Çalışma Grubu ile Çevre Çalışma Grubu, Hisarçandır’da tepkilere yol açan taş ocakları hakkında ortak rapor hazırladı. Hazırlanan raporda, kentleşme açısından gerekli olan taş ocaklarının, kırsal bölgelerde ve tarımsal alanlarla çevrili alanlarda gerçekleştirildiği için çeşitli çevresel, ekonomik ve sosyal zararlara sebebiyet verdiğine değinildi. Taş ocakları kaynaklı olası diğer zararların toprak erozyonu, hava kirliliği, gürültü kirliliği, su kirliliği, habitat kaybı olabileceği değerlendirildi. Raporda, iklim değişikliği nedeniyle artan sıcaklıklar ve yağışların değişiminin taş ocaklarının çevreye olan etkilerini artırabileceğine yer verildi.
HİSARÇANDIR TARIM VERİMLİ
Raporda, köyden kente göçün, tarımsal ve kırsal kalkınma politikalarının küresel bir problem olarak önce çıktığına ve bu problemin maden sahalarıyla arttığına dikkat çekildi. Hisarçandır’ın hayvancılık ve tarım konusunda, özellikle çandır fasulyesi açısından, verimli bir yerleşim noktası olduğu, günümüzde tarihi Likya Yolu’nun başlangıç noktası olarak kabul edildiği, başta sedir ve şakayık olmak üzere endemik pek çok bitkiye ev sahipliği yaptığı belirtildi.
‘VALİLİĞİN DİKKATİNE!’
Hazırlanan raporda valiliğin bazı konularda inceleme yapması gerektiğinin vurgusu yapıldı. İncelenme yapılması gereken hususlar ise şu şekilde belirtildi:
• Bölgedeki tarımsal alanların (özellikle zeytinlik alanların) ve meraların taş ocağı faaliyetlerinden olumsuz yönde (özellikle yeraltı suyu ve toz yönünden) etkilenip etkilenmediğinin incelenmesi,
• Bölgenin hem deprem hem de heyelan riski taşıyan bir bölge olması dolayısıyla, toprak hareketlerini engelleyen ve yağış anında yağış hızını düşüren ağaçların ortamdan alınması sonucu oluşabilecek heyelan riskinin ve/veya deprem sonucu tetiklenecek bir heyelan riskinin incelenmesi,
• Söz konusu alanın dar bir vadi olması ve Hisarçandır’da ve civarda yaşayanların taş ocağı faaliyetlerinden sağlık yönünde etkilenip etkilenmediğinin yönetmeliklerce belirlenen hava kalitesi modelleri kullanılarak belirlenmesi,
• Alternatif turizm güzergâhlarından olan Likya Yolu’nun başlangıç noktası olması sebebiyle turizmin taş ocağı faaliyetlerinden olumsuz bir şekilde etkilenip etkilenmediğinin belirlenmesi,
• Bölgedeki tarihi eserler dikkate alındığında, taş ocağı olarak işletilen ve ancak sınırları bilinmeyen sahanın içerisinde tarihi kalıntıların bulunup bulunmadığının belirlenmesi,
• Bölgedeki endemik flora ve faunanın taş ocağı faaliyetlerinden nasıl etkilenip etkilenmediğinin belirlenmesi,
• İklim değişikliği kaynaklı yağış rejimindeki değişikliklerin (kısa süreli kuvvetli yağışlar) heyelanlara etkisinin olup olmadığının belirlenmesi HABER/ÇİĞDEM KORKAN