Oysa gitmemiz için onlarca sebep vardı.
Kırk yıldır ha bu haftasonu ha öbür hafta derken onca yıl ıskaladık.
Bu memleketin alimi, uleması, kadısı dedim, sen önce o topraklar gez dediler.
Neronda kim dediler bir gün. Sen git de Cariye Zeynep'in çıkarttığı yangını gör dediler.
Üzümü, yoğurdu, havası bir yere, Fransızların Morilles'i bizim oralarınkuzu göbeği mantarı dediler.
Kekliğe merak sardım oralara git bak nasıl ötermiş dediler.
Bülent Ecevit'in Kardelen'i,
Muammer Aksoy'un doğduğu topraklar,
Can dostlarımız ağabeylerimiz Kazım Ağa'nın, Tarık ağabeyin vazgeçilmezi,
Memleketin Altınbeşiği,
Yılkı atlarının son ovası,
Ustaların taşla cilveleştiği, ahşabı oya gibi işledikleri düğmeli evler,
Mezarlığında onlarca meyve ağacının bittiği, bir tarafın kestane,
Öteki yanın, 92 yaşındaki Yaşar Duru'nun ölüme inat binlerce badem ağacı diktiği topraklar.
Bir üçlü kararnameyle 13 kilometrelik torağını Konya'ya kaptırmış, sınırları değişmiş bir ilçe;
İbradı...
58 yaşında nasipmiş.
Tarık Duru ağabeyin bu haftasonu teklifini kıramadık.
Eski dost. Konya Maarif Koleji'nin ele avuca sığmaz solcusu. Ahmet Ergun'un karakol arkadaşı. Konyalılarla ticaret yapmaya tövbeli İbradılı...
Yılların arkadaşı Demircioğlu Sami'nin Torosların eteğindeki pansiyonuna yerleştik. Geçtiğimiz kış eksi yirmi dereceyi görmüşler. Üstümüze battaniyeleri alıp uyuduk, sabah keklik sesiyle uyandık. Çay bahçesinde kuzu yiyip rakı içtik, gençlerin kınasına katıldık okul bahçesinde. Gecenin sessizliğini bozan mavzer seslerine kulak kabarttık. Domuz bahane köy yerinde silah sesi şahane!..
Yaşar Duru amcanın aslına uygun restore ettirdiği Kadı Ali Galip Konağı'nda çay içtik. Canı gibi koruduğu ahşap oymaları seyrettik, uzun ve mutlu yaşamanın sırrını öğrendik.
* * *
Ağaçlar sarıya vursun yine İbradı'ya gideceğiz. Bu kış kar düşerse yine.
Gitmediyseniz gezi takvimine alın. Öneriyorum...