Ihlamur ve Çınar Ağacı
Fahrettin Hepkeskin
İnsanoğlu sevgide fakirleşiyor, cömertlikleri azalıyor. İyilik ve sevgi tükendikçe yürekler çorak topraklara dönüyor.
Oysa doğa mucizelerle dolu. Bergamalı Philemon ve Baukis'in 'Ihlamur ve Çınar Ağacı' hikayesi buna örnektir.
Baukis ve Philemon, kendilerine yetecek kadar sebze ve meyve yetiştiren ve tanrılara şükrederek mutluluk ve huzur içinde yaşayan yaşlı iki insandır.
Halkının kendisine ve tapınaklara sundukları armağanlarla onur duyan tanrı Zeus, son zamanlarda bu armağanlar kesilmesi üzerine oğlu Hermes'i de yanına alarak iki yoksul köylü görüntüsünde halkın arasına dalar. Çaldıkları kapılar ya açılmaz, ya da açılmasıyla kapanması bir olur. Zeus ve oğlu Hermes son kez ormanın kenarındaki küçük bir kulübeye doğru yönelir.
Kulübenin kapısını o yoksul yaşlı köylü Philemon açar ve iki tanrı misafirini buyur eder içeriye. Karısı Baukis de fakir mutfağında eline geçirdiği yiyeceklerle hazırladığı yemeği masaya getirir. Zeus ve oğlu, bu sevgi dolu çifti hayranlıkla izler. Philemon, tanrı Zeus'un bardağına şarap fıçısında kalan az miktar şarabı her boşalttığında fıçıdaki şarabın eksileceğine arttığını görür. Zeus gördüğü bu ilgiden sonra yaşlı çifte 'Ey iyi ve cömert insanlar! Dileyin benden ne dilerseniz' der. Her zaman mutlu yaşamış iki yaşlı insanın dileği şu olur: ''Tanrım ben kocam Philemon olmadan yaşayamam, onu da bensiz bırakamam.'' Sevgiyle karısının ellerini tutan Philemon da; ''Bizim en büyük mutluluğumuz birlikte olmamız. Ne karım benim gömüldüğümü görsün, ne de ben onu kucağımda mezara koyma acısını yaşayayım'' der. Bir gün el ele güneşe çıkarlar, artık yaşama zor tutunan bedenleriyle. Birden yere daha bir sağlam basar olup, kök salmaya başlarlar toprağa, Philemon ve Baukis. Son kez aşkla bakıp sarılırlar bedenleriyle birbirlerine. Yavaş yavaş dal vermeye başlarlar. Ulu bir çınara dönüşen Philemon, beş parmaklı bir ele benzeyen yapraklarıyla uzanır Baukis'in dallarına doğru. Önce kalp şeklinde yapraklar çıkarır, sevgiyle bırakır el şeklindeki yapraklarının üzerine Philemon'un Baukis. Ardından mis kokulu sarı göbekli bembeyaz ıhlamur çiçekleri açar; şefkatle okşasın diye sevgilisini. Ihlamur ve Çınar Ağacı'nın aşkı. Aşk, sevgi, sadakat ve iyiliktir insanı ölümsüz yapan. Aynı Baukis ve Philemon öyküsündeki gibi. Yüreklerimiz çoraklaşmadan, birbirimizi sevelim.
Yorumlar