Bakın bu cümle ne demek istiyor? Vücut dilimiz ve fiziksel görüntümüz ne kadar beğenildiğimizin, ne kadar ikna edici olduğumuzun ve de tanıştığımız kişiler tarafından nasıl göründüğümüzün anahtarıymış. Yani tanıştığınız kişiler üzerinde iyi bir izlenim bırakmak için on saniyemiz, daha da gerçekçi olmak gerekirse tam tamına 'dört saniyemiz' varmış. Çok iddialı ve karizma bir cümle.
***
Şimdi konuya hızlıca girmek gerekirse elimde bir kitap var, yazarın adı Kevin Hogan. Konusu çok farklı ‘Etkileme Sanatı'. Yapılan yüzlerce araştırmanın sonuçlarına göre, biriyle tanıştığımız ilk birkaç saniyede hem kişisel hem de profesyonel olarak karşı tarafa izlenimler bırakılabilirmiş. Hatta bu ilk izlenimler, adeta kaydedilir ve ilişkimizin geleceğinde belirleyici rol oynarmış. Hatta yazarın satır aralarında tavsiyesi ‘Bu ilk izlenimlerin sizin belirleyeceğiniz biçimde olmasını hedeflemelisiniz' yönünde.
***
Yazar, kitabında ilk izlenimden söz ederken şöyle diyor, ‘İnsanın bir başkasıyla karşılaştığı anda bilinç dışında birçok cereyan olur. Bilinçli düşünceler ise genellikle çok kısa sürelidir’. İçimde onunla ilgili kötü bir his var. Ondaki bir şeyler beni rahatsız ediyor ama ne olduğundan emin değilim gibi. Ve devamında, insanların yeni tanıştıkları kişi ve kişilerden karışık sinyaller aldıklarında, bu ve benzeri biçimlerde düşünürmüş. Ama şöyle bir geriye baktığımızda ilk tanıştığımız bazı kişilerden bu tür olumsuz izlenimler edinmiyor muyuz? Doğruyu söylemek gerekirse ben bu kadar derinlemesine düşünüp karşı tarafa toleranslı davrananlardan değilim. Ya siz?
***
Ama bakınız yazar Hogan ne diyor; insanlar yeni tanıştıkları kişiden karışık sinyaller alıyor, bu ve benzeri biçimde düşünüyormuş. Yani, yeni birini görüyoruz ve karşılaşmanın ilk dört saniyesinde beynin bilinçdışı seviyesinde birçok hareket meydana geliyor ama biz burada neler olduğunu bilmiyormuşuz. Dahası bu ilk dört saniyede, beyinde bilgi işlemekten biraz daha fazlası meydana geliyormuş. Sahiden beyin denen mekanizma nasıl da karmaşık değil mi? Benim anladığım. bir kişiyi ilk kez gördüğümüzde, onu derhal birçok kategoriden birine sokmaya çalışıyoruz galiba. Bir şey daha var, Hogan satır aralarında uyarısını şöyle yapıyor: Daha hiçbir soru sorulmadı, kimse kimseye merhaba demedi, hatta tanışıp tanışmayacağınızı bile bilmeden evet, hayır ya da belki yanıtını yapıştırdınız bile. Gerçekten, bu ilk izlenimlerin etkisini yenmek büyük bir çaba gerektiriyor galiba. Evet, bu haftanın ilk gününe de 'Etkileme Sanatı' ile girelim dedim. Haftanız gönlünüzce olsun.