1912 yılında Harp Okulu'ndan topçu subayı olarak mezun olan genç Mustafa, Çanakkale Savaşı'na katıldı. 27. Alay'ın kahramanlarından biri olarak bu savaşta gösterdiği üstün başarı, Osmanlı Harp Madalyası ve Alman Demir Haç Madalyası ile ödüllendirilmesine yol açtı. Çanakkale'den sonra ise başka bir cephede görev aldı; Galiçya Cephesi. Ancak Mustafa Ertuğrul Aker’in öyküsü, 1916 yılında yurda geri döndüğü ve emrine verilen 4 dağ topu ile Kaş’a tayin edilmesiyle başlıyor. İmkansıza giden yolun ilk adımları…
TARİHE ATILAN İMZA
O dönemde Meis Adası, İngiliz ve Fransız işgalinin gölgesinde yaşamaktadır. Alman General Liman Von Sanders, bu adanın geri alınması gerektiğine karar verir. Ve böylece, Antalya'nın soğuk bir gününde Mustafa Ertuğrul'un kaderi bir kez daha yazılır. 7,7'lik dağ topuyla 114 metre uzunluğundaki, neredeyse 4 tonluk Ben My Chree adlı İngiliz uçak gemisini batırarak tarihe adını altın harflerle yazdırır.
PARİS II
Ancak bu olağanüstü başarı sadece başlangıçtır. 13 Aralık 1917'de, Kemer yakınlarındaki Ağva koyunda, Fransız savaş gemisi Paris II'yi topçu atışlarıyla denize gömer. Gemi komutanı dahil tüm mürettebatı esir alır. Paris 2 batığı ise 1995 yılında yeniden keşfedilir ve hala Akdeniz sularının sırlarını saklamaya devam eder.
Mustafa Ertuğrul Aker, topçu yüzbaşı rütbesine yükselir ve savaş tarihine eşi benzeri olmayan bir başarı bırakarak unutulmaz kişilerden biri olur. Savaştan sonra Antalya'ya yerleşir ve 1968 yılında hayata gözlerini yumar. Ancak onun cesareti ve kahramanlığı unutulmaz. Kaş ilçesine dikilen anıt, denizlerin hemen karşısında dimdik dururken, Antalya'nın Atatürk Parkı içinde Mustafa Ertuğrul'un heykeli yaşatır onun anısını. Ve Ertuğrul'un öyküsü, "Ben Bir Türk Zabitiyim" adıyla Mustafa Aydemir tarafından kitaplaştırılır.
İşte bu hikaye, Antalya'nın topraklarında sonsuza dek yankılanacak cesaretin ve imkansızı başarmanın öyküsüdür. Mustafa Ertuğrul, sadece bir kahraman değil, aynı zamanda unutulmayan bir destanın başkahramanıdır. Haber/Erendiz ÖZKURT