​İnadına yabancı oyuncu!


Ve bu yıl 6’ncı haftası tamamlanan ligimizde yeni bir rekor kırıldı. 6 hafta sonunda toplam 178 gol atılırken 3,29 gol ortalaması yakalandı.
En önemlisi ise şimdiye kadar oynanan maçların hiçbiri golsüz butmedi. Taraftarlar mutlaka en az bir gole tanıklık etti.
Tartışmasız ligimiz artık daha renkli ve daha zevkli. Oynanan futbol taraftarları cezbederken, tribünde ve ekran başında takımlarını izleyenler daha çok heyecanlanıyor.Passolig çıktığından beri maçlar ilk defa bu kadar çok seyirciyle oynanıyor.
Futbolu futbol yapan iki unsur var; Gol ve tribünde takımını destekleyen taraftar.
Artık ligimizde ikisi de mevcut. En önemli soru ise şu; Peki bu nasıl oldu?
Bunun elbette birden fazla cevabı var. Ama en önemlisi yabancı oyuncu serbestliği. Bu yıl başlayan bu kural sonrası takımlar yerli oyuncuya verdikleri paraların çok daha azını vererek kaliteli yabancıları ülkemize getirmeyi başardılar. Bu da güzel oyunu beraberinde getirdi.
Nasri, Pepe, Gomis gibi isimler ülkemize gelip futbolumuzu güzelleştirdikleri gibi aynı zamanda yurtdışında Türkiye’nin reklam yüzleri de oldular.
Bugün Nasri’nin imza töreni bütün Avrupa’da canlı yayınlanıyorsa, Gomis ülkesinin televizyon kanalına Galatasaray formasıyla çıkıyorsa, Ronaldo eski takım arkadaşı Pepe aracılığıyla Beşiktaş’ı tüm dünyaya duyuruyorsa bunların temelinde yabancı oyuncu serbestliği yatmaktadır.
Söylediklerimi anlamsız bulanlar olabilir. Olayı bir de şöyle açıklamakta fayda var. Yabancı kuralı olduğunda takımlarımız Ozan Tufan’a 10 milyon euro, Tarık Çamdal’a 5 milyon euro vermek durumunda kalıyordu. Bu örnekler çoğaltılabilir. Hal böyle olunca ve bütün paralar yerli oyuncuya gidince ülkemize kaliteli isimlerin gelmesi hayalden öteye gidemiyordu.
Geçtiğimiz günlerde Kayserispor Başkanı Erol Bedir bu konuyla ilgili konuştu. Bu yıl transfere 12,5 milyon euro harcadıklarını ancak yabancı kuralı olsaydı bu takımı 40 milyon euro kuramayacaklarını söyledi. Sonuna kadar haklı.
Galatasaray’ın altyapı oyuncusu Atalay Babacan birkaç gün önce çok önemli açıklamalar yaptı. Ve dedi ki, “Eğer bir futbolcu formayı hak ediyorsa uyruğuna bakılmaz.”
Daha 18 yaşında bir çocuk kendine bu kadar güveniyorken ve futbolu, forma mücadelesini bu kadar olgun yorumlayabiliyorken bu meslekten şimdiye kadar milyonlar kazanmış Burak Yılmaz ve onun gibi düşünenlerin başlarını öne eğip ciddi ciddi düşünmeleri lazım.
Ligimiz böyle çok daha güzel, böyle çok daha heyecanlı.
Bu heyecan hiç bozulmasın…