Irkçılığa karşı toplumsal bilinç

Gazze'de devam eden savaş, insanlığın vicdanını sarsan bir trajedi; yani en azından ben vicdanların sarsıldığını ve insanların üzüldüğünü düşünmek istiyorum. Bu çatışmanın en acı yönlerinden biri, masum çocukların yaşamlarını yitirmesi ya da hayatlarının kararması. Bu durum, sadece bireysel bir acı değil, aynı zamanda insanlık adına bir kayıp. Çocukların ölümüne üzülmeyenlerin insanlığını sorgulamakla dahi vakit kaybetmemek gerekir.
Irkçılık, sadece bireyler arasında değil, uluslararası düzeyde bir sorun. Savaşlar, ayrımcılık ve eziyet, insanlığın içinde bulunduğu zorlu durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Bu nedenle ırkçılıkla mücadele etmek sadece bireysel bir sorumluluk değil, aynı zamanda toplumsal bir görev.
Irkçılığı bir hastalık olarak değil, bilinçli bir tercih olarak görmek önemli. Politik duruşlar, dünya görüşleri ve ahlaki değerler, insanların nasıl davrandığını belirler. Ancak bu noktada seçici bir ırkçılık karşıtlığı benimsemek, insanlığın ortak sorunlarına duyarsızlık anlamına gelir. Unutmamalıyız ki her türlü ırkçılığa karşı durmak, insan haklarına saygı göstermek, insani değerleri korumak hepimizin sorumluluğu...
Irkçılık politik bir duruştur, hayata nereden baktığındır, bilinçli bir tercihtir, ayrımcılık barındıran bir tutumdur, eziyettir. Hastalık denilip de bir kenara konulabilecek ufak bir mesele değildir. Yapılan her ırkçılığa karşı çıkabilmek müthiş bir erdemdir, seçici ırkçılık karşıtlığı ise insanlık adına bir ikiyüzlülüktür.
Düşüncelerinizin her zaman kendi düşünceleriniz mi, yoksa size empoze edilen fikirler mi olduğuna emin olun. Bunun için kulaktan dolma bilgilerle TV'den ya da "o bunu dedi, bu şunu dedi" gibi ikinci el fikirlere değil; araştırarak, okuyarak, sorgulayarak kendi fikirlerinize sahip olduğunuza emin olun.
Ne güzel demiş Cemil Meriç: "Yığın düşünmez, maruz kalır. Nezleye yakalanır gibi tutulur bir fikre." Cemil Meriç'in de ifade ettiği gibi, düşüncelerimizi sorgulamak ve kendi fikirlerimize sahip olmak önemli. Bu süreçte kulaktan dolma bilgilerden uzak durmalı, gerçekleri araştırmalı ve önyargılardan kaçınmalıyız. Sadece kendi bakış açımızı değil, aynı zamanda karşılıklı anlayışı ve empatiyi geliştirmeliyiz.