23-29 Eylül Haftası ‘Uluslararası İşitme Engelliler Haftası’ olarak kabul ediliyor. Bu hafta nedeniyle dünyada ve Türkiye’de birçok farkındalık etkinliği ve ilgili kurumlardan açıklamalar yapılıyor. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü de konuyla ilgili yaptığı açıklamada, işitme kaybına yol açan faktörlerin yüzde 50′sinin önlenebilir olduğunu belirterek erken tanının önemine değindi.
Müdürlük, işitme kaybı ile ilgili yaptığı detaylı bilgilendirmede ise şu bilgilere yer verdi: “Dünyada işitme engeline ve bu alana yönelik yasal düzenlemelere dikkat çekmek ve halkı bilinçlendirmek amacıyla 23-29 Eylül Haftası ‘Uluslararası İşitme Engelliler Haftası’ olarak kabul edilmektedir. İşitme kayıpları, annenin geçirmiş olduğu hastalıklar, kullandığı bazı ilaçlar, bebeğin yoğun bakımda kalma durumu, düşük doğum ağırlığı, ağır sarılık geçirmesi, kullandığı bazı ilaçlar, kalıtsal/kalıtsal olmayan hastalıklar gibi doğumsal ve doğumsal olmayan birçok nedene bağlı olarak oluşmaktadır."
HER BİN BEBEKTEN 2-3’ÜNDE VAR
Türkiye’de yılda yaklaşık 1 milyona yakın bebek doğuyor ve her bin bebekten 2-3’ü işitme kaybı ile dünyaya geliyor. Çocukluk döneminde geçirilen hastalıklar, kulak enfeksiyonları, kazalar ve kullanılan bazı ilaçlar nedeniyle bu oran geçici işitme kayıplarıyla birlikte yüzde 6’ya kadar çıkıyor. Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, Türkiye’de işitme engelli sayısına ilişkin verilere dair bilgi verildi. Yapılan açıklamada, “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca oluşturulan Ulusal Engelli Veri Sisteminde kayıtlı ve hayatta olan engelli sayısı; 1 milyon 414 bin 643’ü erkek, 1 milyon 097 bin 307’si kadın olmak üzere 2 milyon 511 bin 950 olduğu görülmekte ve bunların 179 bin 867’sini işitme engelliler oluşturmaktadır” denildi.
YAPILAN ÇALIŞMALARIN EN ÖNEMLİSİ SAĞLIK TARAMASI
Devletin görevinin öncelikli olarak engellilikten korumakla birlikte engellilerin toplumdaki varlıklarını kabul etmek ve hayatlarına kolay şekilde devam ettirebilmelerini sağlamak olduğu ifade edilen açıklamada, Dünya Sağlık Örgütü’nün işitme kaybına yol açan faktörlerin yüzde 50′sinin önlenebilir olduğunu bildirdiği belirtildi.
YENİDOĞAN DÖNEMİ ÖNEMLİ
Engellilikten korumak amacıyla yapılan çalışmaların en önemlisinin ‘sağlık taramaları’ olduğu ifade edilen açıklamada, sağlık taramalarının erken tanı ve tedavi için kullanılan en iyi yöntemlerden biri olduğu belirtildi. Yapılan açıklamada, “Bu nedenle çocukların yenidoğan döneminde ve okul çağında işitme taramalarından geçmesi son derece önemlidir. Sağlık Bakanlığı olarak bizim önceliğimiz işitme kayıplarını erken dönemde saptayarak tedavi ve rehabilitasyonunu sağlamak ve bu yolla engelliliğin önüne geçmektir. İşitme kaybını erken dönemde belirlemek amacıyla ülkemizde Ulusal İşitme Tarama Programları yürütülmektedir. Bu kapsamda yenidoğan tüm bebeklere ve ilkokul 1. sınıfa giden çocuklara işitme taramaları yapılmaktadır” denildi.
81 İLDE İŞİTME TARAMASI
Yeni doğan bebeklerde erken tanının önemine değinilirken, “Yenidoğan bebeklerimize 81 ilimizin kamu, üniversite ve özel hastanelerin yer aldığı tarama merkezlerinde işitme taraması gerçekleştirilmekte, taramadan şüpheli tespit edilen bebekler referans merkezi dediğimiz ileri tanı ve tedavi merkezlerine sevk edilmektedir. Yine ilkokulun 1. sınıfa giden çocuklara, belirlenen protokoller çerçevesinde, işitme taraması konusunda eğitimli sağlık personeli tarafından okullarda işitme taraması gerçekleştirilmekte, sorun saptanan çocuklarımız kulak burun boğaz uzmanlarına yönlendirilmektedir. Tarama kapsamındaki bebek ve çocukların tümüne ulaşılması hedeflenmekle birlikte her yıl yaklaşık 2.000.000 civarı bebek ve çocuğa taranmakta ve ortalama yılda 2500-2800 yenidoğana işitme kaybı tanısı konmaktadır” şeklinde açıklama yapıldı.
Yapılan açıklamada son olarak amacın ‘erken tanı, tedavi ve rehabilitasyon’ anlayışı ile çocukların yaş ve zekaca yaşıtları olan sağlıklı çocuklarla eşit koşullarda yaşamlarını sürdürebilmelerini sağlamak ve sağlıklı bir nesil oluşturabilmek olduğu aktarıldı.