Termessos'un sessiz sokakları, zamanın unuttuğu antik şehirlerin öykülerini taşır. İç içe geçmiş vahşi bitkilerle gizlenmiş, sık çam ormanlarının hükmü altına alınmıştır. Bir hazine sandığı gibidir bu şehir, birçok antik şehirden ayıran şey ise o huzur veren, dokunulmamış havasıdır. Ancak bu şehrin bilinmeyen hazineleri, derin öykülerinin içine gizlenmiştir. Gözlerden uzak.

Efsaneye göre, şehrin hikayesi kanatlı at Pegasus ile başlar. Likya Uygarlığı Kralı, Pegasus'un sırtına binerek ejderhayı öldürmek üzere şehre gelir. Kentin sakinlerine, yukarıdan taşlar fırlatarak şehri ele geçirir. Ancak bu sadece şehrin efsanevi başlangıcıdır.

934962

BÜYÜK İSKENDER’İN ALAMADIĞI KENT

Ama Termessos antik kentinin asıl hikayesi Büyük İskender ile başlar. Makedonyalı Kral Büyük İskender’in Kenti ele geçirme çabası nesillerdir anlatılır. İskender’in fethedemediği şehir olmak herkesin harcı değil sonuçta.

Tarihçiler, şehrin doğal engellerle çevrili olduğunu ve bu nedenle küçük bir ordu bile tarafından savunulabileceğini söylerler. İskender’in Frigya’ya geçerken bu zorlu yolu kullandığı düşünülür fakat kullanabileceği başka istikametler varken İskender’in niye bu yolu kullanmaya çalıştığı hala tartışma konusudur. Acaba, Perge'deki düşmanları, İskender'i yanlış yöne mi yönlendirdiler? Belki de bu soru, Termessos'un en büyük sırlarından biridir. Bugün bile bu antik şehir, ziyaretçilere sadece tarihi değil aynı zamanda birçok gizemi sunmaya devam ediyor.

ALCETAS’IN HÜZÜNLÜ HİKAYESİ

M.S. 319 yılında İskender'in ölümü, onun generalleri arasında bir ihtilafın başlangıcıydı. Bu süreçte, Antigonos Monophtalmos adında bir lider, kendisini hükümdar ilan etti. Asıl gücünü Pisidia'dan alan rakibi Alcetas ile yüzleşmeye hazırlanıyordu. Antigonos Monophtalmos'un dev ordusu, Alcetas ve destekçileri için ciddi bir tehdit oluşturuyordu.

Alcetas ve arkadaşları, bu korkunç orduya karşı dayanma şanslarının olmadığını anlayarak Termessos'a sığınmışlardı. Termessos halkı, onlara yardım etme sözü vermişti ve bu sözü yerine getirmek için hazırdı. Sonuçta şehrine ölümden kaçan yabancılara herkes yardım eder değil mi?  Ancak işler beklenildiği gibi gitmedi. Antigonos, Termessos'un önüne vardı ve şehrin kuşatmasını başlattı. Termessos yaşlıları, Alcetas'ı geri verme konusunda anlaşmaya varmak istedi çünkü yabancı bir genç uğruna şehirlerinin felakete sürüklenmesini istemiyorlardı. Ancak genç Termessoslular, verdikleri sözü tutmak istediler ve Alcetas'ı teslim etmeyi reddettiler. Anlaşılan, günümüz için de çok tanıdık gelen bu çatışma yüzyıllar öncesinde de vardı.

968

Yaşlılar, Alcetas'ı geri vermekte kararlıydı. Ancak unuttukları bir şey vardı, gençlerin verdikleri söze olan bağlılığı ve kararlığı. Genç Termessoslular şehri terk etmeyi başardılar. Tutsak olmaktansa ölmeyi tercih eden Alcetas, kendini öldürdü. Yaşlılar, cesedi Antigonos'a teslim etmeye karar verdiler. Antiganos cesede çeşitli işkenceler uyguladıktan sonra onu bir kenara bıraktı. Şehrin gençleri, Alcetas’ın anısına sahip çıkarak onu gömdüler ve bir anıt ile anısını sonsuza dek yaşattılar.

Antalya'nın gizli kalmış hazineleri, hem tarihsel zenginlikleri hem de doğanın güzellikleriyle dolu. İlgi çekici efsaneler ve tarihi öyküler bu şehri daha da büyülü kılıyor. Termessos'un doğal güzelliklerle bezenmiş surları, Olympos'un denizden doğan ateşi, Aspendos'un tiyatro gizemi, Termessos’un gençleri... Haber/Erendiz ÖZKURT

Editör: Uğur Keskin