GÜNDEM

İstanbul kadar Antalya da önemli

Olası bir İstanbul depreminin yıllardır konuşulduğunu belirten İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Soner Akdoğan, “Deprem deyince hep Marmara konuşulur, Antalya bölgesi göz ardı edilir. Bu tutum mutlaka değişmeli” dedi

ANTALYA Ekspres Gazetesi'nden Güven Güneş'in haberine göre, kentsel dönüşümle ilgili düzenlemeler içeren kanunun Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmesi önemli tartışmaları da beraberinde getirdi. Kanun, kentsel dönüşümü hızlandırmak adına yapılan düzenlemeleri içerse de özellikle “Riskli alan ilan etme yetkisi Bakanlar Kurulu’na aittir” ifadesi tartışma yarattı.



DEPREM DEYİNCE HEP MARMARA KONUŞULUR
nşaat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Mehmet Soner Akdoğan konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Antalya’nın depreme hazır olmadığını vurgulayarak, “Tarım ve özellikle turizm alanlarında Antalya’nın bulunduğu konum ve temsil ettiği değerlere bakarsak, burada yaşanacak felaketlerin doğrudan Türkiye’yi etkileyeceğini söylemek mümkündür. Antalya’daki yapıların yarısından fazlasının dönüşüme girmesi gereken yapılar olduğunu göz önüne almalıyız. Başka büyükşehirlerde bu konuda çoktan önemli mesafeler katedilmiş durumda. Deprem deyince hep Marmara konuşulur, Antalya bölgesi göz ardı edilir. Bu tutum başta olmak üzere birçok şeyin değişmesi gerekir. Öncelikle Antalya’da yapı stokları arasında ciddi yapı kalite farkları bulunabiliyor. Aynı bölgede yeni yapı ve eski yapıların varlığı da bu duruma en büyük etkenlerden biri. Merkezden başlamak üzere tüm şehir, ilçe ve köylerine kadar detaylı bir çalışma ve tarama işlemi yapılarak net bir röntgen ortaya çıkarılmalıdır. Bunun içinde kar amacı gütmeyen ve kamu adına faaliyet yürüten odalarla iş birliği içinde yürütmesi hem maliyet anlamında bir düşüşe neden olacağı gibi zamanı da öne çekecektir. Şu anda kentimizin kaybedecek zamanı yoktur” şeklinde konuştu.



SINIRLARI BELLİ DEĞİL
Düzenlemeye dair çekincelerini de dile getiren Akdoğan sözlerine, “Riskli alan olduğu kanıtlanmamış veya bu konuda bir çalışma dahi yapılmamış bir bölge dahi olsa, bu yetki kullanılarak; mülk sahiplerine hazineye ait bir araziden yerden yer vermek suretiyle kişileri buradan çıkarma yetkisine sahip olduğu anlaşılıyor. Bu konunun kamuoyunda daha çok tartışılacağı düşünüyorum. Bu aynı zamanda yatırımcıları düşündürecek önemli konulardan biri. Anayasayla korunan bir hak, bu şekilde kanun düzenlemesiyle soru işaretlerine açık hale gelmesi negatif bir etki bıraktığı açıktır. Rezerv alanın sınırları çizilmelidir. Kanunda bu sınırlama görünmüyor. Şu anda uygulamada nasıl olacağına bakmalıyız. Deprem bölgesinde yeni oluşturulan yapılar için finansman kaynağı yaratma girişimidir. Kamunun ‘Yarısı bizden’ finansman desteği çok ciddi bir yükü de beraberinde getiriyor. Bu nedenle de arazilerdeki değerleri yükselterek buradaki yükü hafifletme çabasıdır. Dönüşüm olmalı ancak bu yerinde ve adil bir şekilde, mağduriyet yaratmadan olmalıdır” diye konuştu.