GÜNDEM

İşte en çok beyin göçü verdiğimiz ülke

Toplum Çalışmaları Enstitüsü, Türkiye’de beyin göçüyle ilgili kapsamlı bir rapor yayımladı. Raporda nitelikli iş gücünün yurtdışına yönelmesi ile ilgili çarpıcı analizler yer aldı

Son dönemde siyasi, ekonomik ve sosyal koşullar nedeniyle birçok öğrenci, akademisyen, özel sektör çalışanı, doktor ve hemşire, yurt dışında yaşamayı tercih ediyor. Rapora göre, yükseköğretim mezunlarının sayısı, göç edenlerin iki katını dahi aşmış durumda. Bu eğilim, nitelikli iş gücünün başka ülkelere yöneldiğini açıkça gösterdi.

EN FAZLA GÖÇ ALAN VE GÖÇ VEREN ÜLKELER

Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan verilere göre, en çok göç alan ülkeler sıralamasında ABD, Almanya, Suudi Arabistan, Rusya ve Birleşik Krallık ilk beşte yer aldı. En fazla göç veren ülkeler arasında ise Hindistan, Meksika, Rusya, Çin ve Suriye öne çıktı. Raporda, 2020 yılı itibarıyla göçmenlerin yüzde 84'ünün kendi ülkelerinden daha yüksek yaşam standartlarına sahip zengin ülkelere göç ettiği belirtildi.
EN ÇOK TERCİH EDİLEN ÜLKE ABD

2015 yılında yüzde 1,6 olan yükseköğretim mezunlarının göç oranı, 2023 yılında yüzde 2’ye yükseldi. Rapora göre, Türkiye’den göç eden bireyler daha yüksek yaşam standartlarına sahip ülkeleri tercih etti. Yükseköğretim mezunu Türklerin yüzde 21,4’ü ABD’yi tercih ederek bu ülkeyi en çok göç edilen yer konumuna getirdi. ABD’yi sırasıyla Almanya, Birleşik Krallık, Hollanda ve Kanada takip etti. Bu veriler, nitelikli bireylerin ekonomik ve sosyal fırsatların daha fazla olduğu ülkelere yöneldiğini ortaya koyuyor.

GÖÇ EDENLERİN AKADEMİK PERFORMANSI YÜKSELİYOR

Dünya Bankası verilerine göre, 2020 itibarıyla Türkiye’de iş gücünde yer alan bireyler arasında yükseköğretim mezunlarının oranı yüzde 9,4 seviyesindeydi. Ancak Türkiye’den göç edenler arasında bu oran yüzde 21,4’e yükseldi.

Aynı zamanda Türkiye’den göç eden akademisyenlerin akademik performansında göç sonrası belirgin bir artış gözlemlendi. Veriler, yurt dışına yerleşen akademisyenlerin performanslarının ortalama yüzde 27 oranında yükseldiğini gösteriyor. Bu artışın, daha iyi araştırma olanakları, gelişmiş akademik altyapı ve uluslararası iş birliği fırsatlarıyla bağlantılı olabileceği belirtiliyor.