Yabancı filmlerde rahip enlenecek çiftlere nikah kıyarken hep aynı şeyleri söyler…
“İyi günde, kötü günde eşin olarak kabul ediyor musun?” diye
Taraftarlık da böyle bir duygudur işte.
Evlilikten de zor.
Adeta bağımlıdır taraftar.
Kulübüyle yatar, onunla kalkar.
Dost sohbetlerinde kimin nasıl olduğu önemli değildir.
Sohbet hep Antalyaspor ile başlar, işler iyi gitmiyorsa,” Ne olacak Antalyaspor’un hali” ile devam eder.
Taraftar ile kulübü arasında müthiş bir bağ vardır.
Takım kaybeder kızarsın, “Bir daha maça gelenin…”dersin.
Ancak bir sonraki maça da hiptonize olmuş gibi tıpış tıpış gidersin…
Uyuşturucu bağımlılığı gibi bir şey…
Dün başta Yılmaz Yıldız(Antalyaspor Grup 1966 Başkanı) ile konuştum.
Son derece heyecanlıydı.
Konyaspor maçına kaç otobüs ayarlarım… Kaç kişi olmalıyız hesapları içindeydi…
Birisi ona “Konya’da para dağıtıyorlar” dese ben inanıyorum ki éKu karda kışta ne işim var” der, kılını bile kıpırdatmazdı.
Ama taraftarlık öyle değil işte…
Kar kış, yağmur çamur dinlemiyor…
Daha bir ka. Yıl önce Eskişehir deplasmanından eksi 15 derecelerde camı çerçeveleri kırılan otobüslerle Antalya’ya donmadan nasıl gelebildiklerini iyi bilirim.
Antalyaspor yarın Torku Konyaspor ile Kupa’da var olmak adına çok zorlu bir maça çıkacak.
Avantajı var…
Kendi 42 bin kişilik stadında oynayacak.
Antalyaspor’un ise taraftarına sezon başında bir sözü var…
“Mayıs Ayı’nda Antalya Arena’da oynanacak kupa finalinde iki takımdan biri biz olacağız.” dedi.
Eto’o’lu bu ekibin Avrupa’ya çıkabilmesinin en kısa yolu Kupa’dan geçiyor.
Bunun içinde Konyaspor’u Konya’da yenmesi ve elemesi gerek…
Yener mi?
Yeter ki istesin…
Tabii ki yener.
Bu ekip bunu başaracak güçte.
Bu nedenle de taraftarının Konya Torku Arena’da olması gerekiyor…
2-3 bin kişi de olsa bu takımın oyuncuları taraftarının arkasında olduğunu hissetmeli…
Bunun için de yarın ki maça gitmeli…
Taraftar iyi günde de zor günde de takımının yanında ve arkasında olandır…