Jeoloji Bilimi
Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı bugün Serbest Kürsü'de
Jeoloji, Dünyamızın oluşumundan günümüze kadar geçirdiği süreci; içerisinde dağların, ovaların nasıl meydana geldiğini; madenlerin, petrolün, kömürün nasıl oluştuğunu; yer altı ve yeryüzü sularının nasıl hareket ettiğini ve depolandığını; geçmiş yaşamları, fosilleri araştıran ve sınırını Dünya'nın ötesine çıkararak gezegenleri ve uzayı da inceleyen bir bilimdir.
Jeoloji; elimizdeki telefonların, oturduğumuz binalardaki demirin ve betonun, bindiğimiz arabaların, yürüdüğümüz yolların ana maddesi olan doğal kaynakların arama, araştırma sürecinin en önemli bileşenidir.
Diğer taraftan içtiğimiz ve kullandığımız suların hareket ve depolanmasını araştıran, başka bir deyişle bize suyu yani hayatı sunan bilimdir. Su bizim canımızdır. Önümüzdeki yıllarda suyun öneminin çok daha öne çıktığı günlerde jeoloji biliminin ne denli önemi olduğunu çok daha yakından hissedeceğiz.
Doğamızı iyi tanımalıyız ve onun nasıl davranacağı konusunda öngörülere sahip olmalıyız. İşte Jeoloji bu öngörülerin belirlenmesinde önemli bir basamak olarak kendini göstermektedir. Doğayı ilk anından beri inceleyen bir bilim olan jeoloji, kuşkusuz ki onun nasıl davranacağını da en iyi analiz eden bilim olarak öne çıkmaktadır.
Jeoloji, günümüzde stratejik öneme sahip başta yer altı suları olmak üzere petrol ve doğalgaz gibi uranyum ve bor gibi alanlarda otoriteye sahip ve gerektiğinde bir ülkenin karakterini, sanayisini yani bir anlamda geleceğini değiştirebilecek ve ülkeye yön verebilecek bir bilimdir. Daha küçük ölçekte ise evlerimizin yapılmasını sağlayan demir, beton, mermer, alüminyum gibi hammaddelerin önemli araştırıcısıdır. Su ve toprak hakkında bilgi ve birikime sahiptir. Suyun nereden temin edilebileceğini, hangi bölgede ne kadar depolanabileceğini hidrojeoloji çalışmaları ile belirleyebilmektedir.
Paleontoloji çalışmaları ile geçmiş yaşamları, fosilleri incelemekte, milyon yıllar öncesinde yaşamış dinozorları bugün bizlere gösterebilmektedir. Petroloji çalışmaları ile kayaçları, Mineraloji çalışmaları ile kayaçların temel bileşeni olan mineralleri özel teknik ve yöntemler ile incelemekte, kökensel araştırmalara ışık tutmaktadır. Sismoloji çalışmaları ile depremlerin mekanizmasını, Volkanoloji çalışmaları ile yanar dağları ve etkilerini incelemekte ayrıca Jeomorfoloji çalışmaları ile yerin topoğrafik yapısını ortaya koymakta, heyelanlara ışık tutmaktadır. Jeokimya çalışmaları ile yerin bileşenlerini kimyasal yönden araştırmakta, Jeofizik çalışmaları ile yerin yapısına fiziksel ilke ve yöntemleri uygulamaktadır. Jeoteknik çalışmalar ile mühendislik açısından doğru yer seçimini yapmakta, yolların, köprülerin, barajların yani bize hizmet eden önemli yapıların sağlam temellere oturmasını sağlayabilmekte, Hidrojeoloji çalışmaları ile suyun hareketini ve depolanmasını araştırmaktadır. Tıbbi Jeoloji çalışmaları ile tıp alanına da katkı sağlamaktadır. Yani Jeoloji, her bilim dalı ile ortak çalışarak hepsine katkı sağlayabilen önemli bir doğa bilimidir.
Bugün yeterince dikkate alınmadığı için depremlerde, heyelanlarda insanlarımızı kaybediyoruz, canlı yaşamını tehdit ediyoruz, can ve mal güvenliğimizi hiçe sayıyoruz. Bugün yeterince dikkate alınmadığı için mühendislik açısından doğru yer seçimi yapamıyoruz, depremin merkezine yapılar dikiyoruz, yollar yapıyoruz sonrasında sanki tüm olanlar tamamen doğalmış gibi davranıyoruz.
Doğayı dinlemeyi bilmiyoruz, doğaya karşı bir şeyler yapabiliyor oluşumuzu kudret olarak niteliyor ve bunu başarı olarak sunuyoruz. Doğaya karşı durmak zorunda değiliz, doğa ile uyumlu olmak zorundayız. Küçücük bir deprem ile bile 'acaba bina güvenli mi' diye düşünüyoruz ama binanın oturduğu yeri hiç düşünmüyoruz. Çok iyi tasarlanan binaların yanlış yer tercihi sebebiyle enkaz haline geldiğini biliyoruz. Mühendislik harikası olacak barajların yanlış yer tercihi sebebiyle ekonomik zarar üreten yerler haline geldiğini görebiliyoruz.
Doğa ile, Çevre ile, Yaşam ile uyumlu olmak zorundayız. Doğa karşı yükselmek mümkün değildir. Yükselmek ancak ve ancak doğa ile uyumlu olunduğu takdirde olasıdır. Suyun akışını değiştirmek yerine onunla uyumlu olarak akmalıyız. Doğanın kendi depolanma dengesini bozmadan yürümeliyiz. Hiçbir yapı, doğanın ürettiğinden daha güzel değildir, bunları yapmak uğruna hem yaşamı hem güzellikleri yok etmemeliyiz. Bu sebeple Jeolojik Miras çalışmaları ile ülkemize ait jeolojik geçmişimize değer veriyor, kültürel geçmişimize ve geleceğimize de sahip çıkıyoruz.
Jeoloji bilinenden çok daha büyük bir bilimdir. Bir yapının etüt çalışmasından kıtaların hareketine, gezegenlerin ilişkisine kadar uzanan geniş bir ölçeğe sahiptir.
Jeoloji doğayı dinler ve bunu çalışmalarına aktarır.
Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın gerçek yapısını ortaya koyan İhsan Ketin, Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde doktora çalışması tamamlayan ve 17 Ağustos 1999 İzmit depremi için olasılık belirten Aykut Barka gibi bilim insanlarının söylediklerine kulak verseydik, nice yıkımları belki de yaşamayacaktık.
Jeoloji bilimi son derece önemlidir. Şayet tüm dünyada Jeoloji bilimi doğru kullanılmış olsaydı depremlerde bu kadar insan hayatını kaybetmeyebilirdi. İşte bu yüzden; 'Doğa' ile 'Bilim' ile kalınız.
Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Ali ÇELTİK
Yorumlar