Kaosların ülkesi

Spor gündemimiz çok yoğun.

Beşiktaş ile Fenerbahçe arasında oynanan Türkiye Kupası Yarı Final karşılaşmasının yankıları hala sürüyor.

Maçta kırmızı kart gören Quaresma'nın 5 maçtan men edildiği açıklandı. Bu karar ne Beşiktaş'ı memnun etti ne de rakip taraftarı.

Şimdi dosya Tahkim Kurulu'nda. Cezada bir indirim olacağı konuşulurken açıklanacak karar merakla bekleniyor.

Bu mesele bir kenarda dursun, Türkiye Milli Takımlar eski Direktörü Fatih Terim ile Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) arasındaki tazminat davasının duruşması yapıldı önceki gün. Federasyonun avukatı 'Türkiye'de 50 milyon kişi bahsi geçen 13 milyon liralık tazminatın Terim'e verilmesini istemiyor' diye savunma yaptı. Terim'in avukatı yapıştırdı cevabı: ''Türkiye'de 80 milyon kişi de TFF'nin görevde olmasını istemiyor.''

Sosyal medyada denk geldim. 'Bir davada 2 tarafta nasıl haklı olabiliyor' yazmış bir arkadaş. Katılmamak elde değil.

Hakemler zaten gündemden hiç düşmüyor. Aldıkları her karar tartışma konusu. Bazen, 'Bir insanın üzerine bu kadar gidilirse elbette hata yapar' diye savunmak istiyorum. Hafta sonu bir düdük çalıyorlar, savunma isteğim kaçıveriyor.

Futbolumuz kirli ve ne yazık ki temizlemek için hiçbir adım atılıyor.

Kimse altyapıdan nasıl oyuncu çıkarırız, nasıl futbolcu ihraç ederiz diye düşünmüyor.

Çuvalla para alan spor yorumcuları, programlarda teknik direktörün hangi taktikle sahaya çıktığını, yaptığı oyuncu değişikliklerini, futbol bilgisi hiç dile getirmiyor.

Neden?

Çünkü o zaman izlemiyoruz.

Konularda bir taraf seçip kayıtsız şartsız tarafımızı savunuyoruz.

Ve en acısı, kaosu seviyoruz, ondan besleniyoruz.

Bunları ilk yazan ben değilim, son yazan da ben olmayacağım muhtemelen.

Değişen ne?

Düzelmesi dileğiyle…