25 Kasım tarihi, 'Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü' olarak kabul edilir ve kadın hakları savunucuları şiddete 'Dur' demek için etkinliklerle seslerini duyurur. 25 Kasımlarda kadına şiddet konuşulur uzun uzadıya. Kadın cinayetlerine karşı ayrımsız ve tavizsiz alınması gereken yasal önlemler konuşulur uzun uzadıya. Ama ülkemizin karnesi yine zayıflarla doludur. Ve ne utançtır ki 21 yüzyıl Türkiye'sinde, kadına yönelik şiddete karşı mücadele konuşuluyor halen. Umuyorum ve diliyorum ki; takvimlerden 25 Kasım çıkarılır!

***

'Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'. Son yıllarda ülkemizde ve dünyada artan kadına yönelik şiddetin engellenmesi için verilen mücadelelerin tarihi 25 Kasım. Ve bu tarih, 1999 yılında kadına yönelik her türlü şiddete karşı toplumda farkındalık yaratmak amacıyla BM Genel Kurulu kararı ile kabul edilir.

***

Peki, kadına uygulanan şiddet ve kadın cinayetleri, özellikle de kadın hakları savunucuları tarafından büyük tepkilere neden olurken, neden hala insanlığın kanayan yarası olmaya devam ediyor? Neden kadına yönelik şiddet bir insanlık ayıbı olarak görülmüyor. Kadın cinayetleri neden siyaset üstü ele alınmıyor? Da neden 25 Kasımlar, kadına yönelik şiddetle mücadele günü oluyor? Oysa kadının toplum içindeki saygınlığı, itibarı ve etkinliği gelişmişliğin ve çağdaşlığın bir göstergesi değil mi? Nerede kaldı acil eylem planları?

***

Ve de unutmamalıyız ki; kadına verilen değer, her türlü beklentinin ötesinde insan haklarının bir gereğidir. Kadın medeniyet, kadın uygarlıktır. Toplumun olmazsa olmazı mihenk taşıdır. Zira ailenin sağlık ve mutluluğu, toplumun huzur ve güveni ancak kadınlarımızın saygı, sevgi ve adalet görmesiyle mümkündür. Geleceği, şekillendirecek olan gençleri yetiştirirken, bu sağlıksız gidişatı engelleyen bilinçli, adaletli ve sağduyu sahibi toplum yine onların eseri olacaktır. Evet, takvimlerden 25 Kasım'ı çıkarabilmek umuduyla…