ANTALYA, masmavi denizinin yanı sıra olağanüstü güzelliklere sahip göl ve göletleri ile de dikkat çekiyor. Her biri ayrı ayrı gezilip görülmeye değer nitelikler taşıyan bu göller, huzurlu ve sakin atmosferleri sayesinde, yoğun iş temposundan ve şehrin karmaşasından uzaklaşmak, sessiz ve dingin bir ortamda doğa ile baş başa keyifli saatler geçirmek için ziyaretçilerine son derece ideal bir ortam sunuyor. Antalya, kartpostalları andıran benzersiz fotoğraf kareleri yakalayacağınız manzaralar, yemyeşil ağaçların yansıdığı suların yarattığı eşsiz görüntüler, kelimelerin tarif edemeyeceği güzellikte pek çok gölü sınırları içerisinde bulunduruyor. Eğri Göl de bunlardan biri. Göl, etkileyici hikâyesiyle dinleyenleri etkisi altına alıyor. Gelin birlikte Eğri Göl’ün hikâyesine göz atalım…

eğri göl 3

FOTOĞRAF TUTKUNLARI İÇİN EN UYGUN YER

Alanya’ ya 110 km, Gündoğmuş’ a 40 km olan Eğri Göl, Geyik Dağı’nın doğu yamacında 2 bin 100 metre yükseklikte yer alır. Seydişehir güzergâhından gidecekseniz; Bozkır-Yalnızca-Üçpınar-Dedemli-Sögüt Yaylası-Asarlık Yaylası ve Akdam Yaylası’ndan sonra Eğri Göl’e ulaşmış olursunuz. Eğri Göl, özellikle Haziran ve Temmuz aylarında doğa ve fotoğraf tutkunlarının vazgeçilmez yerlerinden biri. Rengârenk uyumuyla ziyaretçileri büyülüyor. Gitmek isteyen kişilere uyarımız; Gündoğmuş’tan sonra yolda telefon şebekesi çekmiyor. Ona göre hazırlıklı olun. Muhakkak yol tarifi ve GPS kullanımı konusunda kullanacağınız offline harita uygulamaları kullanmanızı tavsiye ederiz.

eğri göl 2

KAVUŞAMAYAN ÂŞIKLARIN EFSANESİ

Alanya’da yaşayan Zehra Yılmaz’ın dedesinden dinlediği efsaneye göre, vaktiyle güzeller güzeli bir kızla, yiğit mi yiğit yakışıklı bir genç varmış. Bu gençler, birbirlerine sevdalanmışlar Babalarının söz kesmesinden sonra da beklemeye başlamışlar. Olacak ya, gün gelmiş delikanlıyı askere çağırmışlar evlenip muratlarına eremeden araya ayrılık girmiş. Yıllarca sevgilisinin dönmesini bekleyen genç kız onun şehit olduğu haberiyle karşılaşınca dünyası yıkılmış. Ama neylersin, ölenle ölünmüyor ki.

Artık beklemenin de anlamı yoktur. Kızın babası, kızını başka birine nişanlar, düğün dernek kurulur ve nihayet gelin alayı kızı almaya gelir. Gel gör ki kızın gönlü hâlâ eski sevgilisindedir. Çaresiz ata biner ve yaşlı gözlerle yola düşerler. Kervan, bugünkü Eğri Göl’ün bulunduğu yere gelince kız acısına daha fazla dayanamaz ellerini göğe açarak “Allah’ım ya beni suya sal sevdiğime varayım ya da kuş et salıver!” diye yakarır. Yaratanın hikmetinden sual olunmaz kız oracıkta suya dönüşüverir. Bu sular kaynaya kaynaya bir göle dönüşür. Eğri büğrü kervanında orada bulunmasıyla iki kilometre uzunluğundaki gölün çevresi de eğri büğrü bir halde olur. Dilden dile anlatılan, aşıkların kavuşmasına vesile olan Eğri Göl’de, yöre halkının anlattıklarına göre her cuma kervanın kaybolduğu yerde gölün içinden bir ışık topu çıkar. HABER/ÇİĞDEM KORKAN

Editör: Uğur Keskin