Keçili Park’ın keçileri yakılıyor

Geçen haftalarda yazdı; burada güzel bir park var ama adı çok garip; 'Keçili Park'

Halkımız; nasıl 'Karaalioğlu Parkı' yerine 'Karaoğlan Parkı' diyorsa; ismi olmayan bu parktaki keçileri görüp: 'Keçili Park' demeyi tercih etmiştir.

Çünkü söylenmesi ve hatırlanması kolay isimler bunlar!

Yıl:2016 'Uluslararası Çiçek Açan Sokaklar' yarışmasında Antalya Belediyesi 'Beş Çiçekli Altın Şehir' unvanını kazandı.

Hıdırlık Sokak, Mermerli Sokak ve Hesapçı Sokak ile eski Yanık Hastanenin yanındaki bakımsız parkta; peyzaj çalışmaları yapılarak 630 saksı içine değişik ağaçlar ve çiçekler dikilmişti.

ZAMAN GEÇİNCE

Yerli ve yabancı turistlerin bugün bile dikkatini çeken ve beğenilen bu güzellikler; zamanla unutuldu ya da 'boşveer' denilerek doğru dürüst bir bakımları yapılmadı.

Her gün başında gece gündüz iki zabıta memurun beklediği 'Keçili Park'taki' bu önlemlerden de vazgeçildi.

Saksıların sulanması; su israfına dönüştü. Dev saksılar sulanırken boşa giden sulara bir de patlayan hortumlardan akan sular eklendi.

Ağaçlar ve çiçekler 'baştan savma' budandı.

Geçenlerde yazdım; budama adı altında çiçeklerle dolu begonviller kökünden kesildi!

Şimdi yazıyorum; Hıdırlık Sokak'taki ağaç saksıların çoğu toplatılıp götürüldü!

Nedenini öğrenemedim!

KEÇİLER

Sel ve dere sularından topladığı ağaç dallarını bir sanat eserine dönüştüren Durul Bakan'ın yaptığı değişik hayvan figürlerinden üç tanesi buradaki parka konuldu. Ve çokta ilgi gördü. Herkes bu güzel heykellerin önünde 'hatıra fotoğrafı' çekiliyordu.

Ama bu işi abartanlar, çitin arkasındaki keçilerin üzerine de çıkmaya başlamışlardı!

VE BUGÜNLERDE

-Bu civarda gezinen birileri; devamlı olarak tuvaletlerin musluklarını çalmaya başladılar!

-Buradaki o küçük mağaralarda define aradılar.

-Keçilerin bulunduğu parkta önce ağaç dallarını kırıp; 'yangın' tehlikesine rağmen 'ateş' yaktılar. Yerdeki sulama borularını erittiler.

-Ve geçen hafta içinde; elektrik kablolarını söküp çalmışlar.

-En son haber de; Bu ayarsız kimseler parktaki keçilerin üzerindeki ağaç dallarını kırıp; orada ateş yakıp ısınmışlar!

MOBESE GÖREMEZ Mİ?

Parkın içinde, girişinde ve hemen hemen her sokağın başında onlarca kameralar var ama bu olayların 'görmüyorlar' ya da 'boş veeer' mi diyorlar acaba?

Bunlar Kaleiçi'nin turizmini baltalarken; yaptıkları hırsızlıklarla ve ateşlerle çok ciddi tehlikeler de yaratmaktadırlar.

KİM SORUMLULUK ALACAK ACABA?

Muhtarlar mı?

Esnaf mı?

İkamet edenler mi?

Taksiciler mi?

Oralarda gezinen yerli ve yabancı turistler mi?

Kaleiçi'ndeki Dernekler mi?

Zabıta mı?

Polis mi?

Turizm Polisi mi?

Valilik mi?

Kaymakamlık mı?

Turizm acenteleri mi?

Otelciler, pansiyoncular mı?

Anıtlar Kurulu mu?

Müze mi?

Mimarlar mı?

•Kültür ve Turizm Bakanı veya Bakanlığı mı?

Belediyeler mi?

MOBESELER mi?

Ya da ben mi sorumluyum bütün bu olup bitenlerden; ben mi?

Kaleiçi'nde yaşananlara 'uzaktan bakmayı' tercih eden ve sorumluluk yüklenemeyen 'hepimiz' bu tür olaylardan sorumluyuz!

Ne zaman Kaleiçi'nde 'çok başlı bir idare' sistemi yerine; 'özerk' bir yönetim kurulup; tüm sorumlulukları yüklediğimiz zaman bu iş çözümlenir. Yoksa hani derler ya 'sittin sene' bu iş böyle uzayıp gider!

Gider ama Kaleiçi'ni kayıp edersek inanın 'bindiği dalı kesen adam' gibi 'turizm' ile ilgisi olan herkes de bu ağaçtan düşüp 'sakat' kalacaktır.

NAZIR HAMAMI

Bildiğimiz kadarıyla 'tarihi bir hamam' ama gelin bir de bugünden bakın; ne halde acaba?

'Yangın çıktı' diye okumuştum. Oradakilerin çoğunun bile haberi yok!

'Birkaç serseri içerde ateş yakmışlar' dedi oraları iyi bilen bir arkadaşımız.

Kapı açıktı; merakla içeriye girdim baktım!

Her yer pislik içinde ve harabe.

Geçen senelerde buranın restore edildiğini görmüştük.

Madem 'tarihi' bir yer neden; bu tarihi esere birileri görüp sahip çıkmıyorlar ki?

Neden?

Nedenler çok ama bizler bu 'nedenlerle' yaşamaya alıştırıldık galiba!

İşte bu 'nedenle ' de 'nedenler' hep çözümsüz kalıyorlar!