Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşması, tabiri caizse, elden ele dolaşıyor. Belli bir kesimde oldukça heyecan uyandırdığı görülüyor. ‘Tarihi bir konuşma’ diyen epeyce insan var. Bence gecikmiş bir konuşma. Tarih insanların önüne yol ayrımları koyar. Liderler o ayrımlarda doğru yolu tercih edenlerdir. Hatta iki yolu da reddetme cesaretini gösterenler. İşte o anlarda ‘lider’ olunur. Kılıçdaroğlu bu şansını dokunulmazlıklara dokunulduğu zaman kaybetti. O dönemde yaratılan iklimi, havayı, şişirilen balonları, tehditleri, gözdağlarını elinin tersiyle itebilseydi, bugün böyle bir noktaya gelmeyecektik belki. Moda deyimle, ‘sarı öküz kaptırılmayacaktı’.
ANLATILAN SENİN HİKAYENDİR
Mahkemede yaptığı konuşmanın tek bir cümlesi beni etkiledi. Diğer kısımlarının ise etkilediğini söyleyemem. Etkileyen kısmı da, “Tarih kadar uzun bir yolculuktan geldim” cümlesi. Çok şairane, çok şık, deli güzel bir cümle. Hepimizin hayatını, mücadelesini özetliyor. Aslen Latin şair Horatius’a ait olan, fakat bizim Karl Marx’ın Kapital’inden bildiğimiz, “Anlatılan senin hikayendir” cümlesi kadar sarsıcı olmasa da; etkileyici bir cümle olmuş. En azından bizim gönlümüzde, yüreğimizde, bilincimizde dokunduğu teller değerli.
YARGILAYANLARI YARGILAMAK
‘Siyasi savunma’ sol kültürün geleneklerinden biridir. Savunan değil, suçlayan, meydan okuyan metinler, konuşmalardır bunlar. Solculuk, ilericilik, devrimcilik suç değildir. Bu düşüncelerinden karşı yargıç karşısına çıkan devrimci, iddianamenin kendisine dayattığı ‘suçu kabul etmemek’ gibi rolü oynamak yerine, tarihten, emekten, devrimci mücadeleden aldığı güçle, yetkiyle konuşur. Yargılanmayı kabul etmeyip, kendisini o sıraya oturtanları yargılar.
ONLARI TARİH YARGILAYACAK
Örneğin Fidel Castro’dan biliyoruz bunu. “Beni tarih aklayacak” ismiyle kitap olarak da yayınlanan bu siyasi savunma, tarihsel bir metindir. Şöyle biter: “Sizi uyarıyorum. Ben sadece başlangıcım. Eğer kalbinizde biraz vatan sevgisi, insanlık sevgisi ve adalet duygusu varsa, beni iyi dinleyin! Biliyorum ki rejim gerçeği saklı tutmak için tüm gücünü kullanacak. Beni susturmak için komplolar kuracak, fakat sesimi kesemeyecekler. O ses kendimi en yalnız hissettiğim zamanlarda bile, kalbimin sağladığı ateşle, göğsümden yükselecek. Duygusuz korkaklar görmezden gelse bile… Suçlayın beni, fark etmez. Tarih beni beraat ettirecektir”. Bu sözler hala güncel, hala güçlü ve daha önemlisi hala haklı!