Kilis, Akdeniz Bölgesi ile Güneydoğu Anadolu’nun kesişim noktasında, birçok medeniyetin gözdesi olmuş bir şehir. M.Ö. 1700 yıllarında, Hititlerin parlayan yıldızıydı. O dönemde, Kilis’in kuzeybatısında bulunan Yesemek, Hitit heykel atölyelerinin merkeziydi ve dünyada eşi benzeri yoktu. Zamanla Kilis, Asur, Med ve Pers İmparatorluklarının hakimiyetine girdi. Büyük İskender’in Pers Devleti’ni yıkmasıyla birlikte Roma İmparatorluğu’na bağlandı. Bu devrin sonuna kadar, Bizans İmparatorluğu’nun bir parçası olarak varlığını sürdürdü.

St John Baptist Kilisesi Kilis

Kilis, Halife Ömer’in zamanında İslam topluluğuna katıldı. 639 yılında, önemli bir Bizans kalesi olan Ravanda Kalesi savaşmadan alındı. O dönem, Türkler de bu topraklara adım atmıştı; Oğuzlar’ın soyundan gelen Türkmenler, bölgeyi mesken tutmuştu. 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Selçuklu İmparatorluğu’nun himayesine girdi ve 1084’ten itibaren Türk beyleri burada yerleşti. Ancak Kilis, tarihin zorluklarından kaçamadı. 1818’de büyük bir kuraklık, 1820’lerde bir deprem, 1826’da veba salgını şehirde korku ve çaresizlik yarattı. 1831’de ise Mısırlı İbrahim Paşa’nın Ermenilerle yaptığı savaş, halk arasında büyük sıkıntılara yol açtı. Kıtlık, bulaşıcı hastalıklar ve çekirge saldırıları, Kilis’in günlerini zorlaştırdı.

Kilis 1926

Sonunda 1915 yılında Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’ndaki yenilgisi Kilis’i işgale mahkum etti. Önce İngilizler, ardından Fransızlar, bu kadim şehrin sokaklarında hüküm sürmeye başladı fakat umut hiç sönmedi. 7 Aralık 1921’de Kilis, düşman işgalinden kurtulmayı başardı. Cumhuriyet’in ilanından sonra Kilis, 1995 yılına kadar Gaziantep’in bir ilçesi olarak kaldı. 1995 yılında çıkarılan bir kanunla Gaziantep’ten ayrılarak il statüsü kazandı. 

PEKİ, KİLİS İSMİ NEREDEN GELİYOR?

Kilis, tarih sahnesinde pek çok medeniyetin izlerini barındıran bir şehir olarak öne çıkıyor. İlk kez bir Asuri tabletinde ‘Ki-li-zi’ adıyla anılması, bu toprakların geçmişinin Asurlar kadar eski olduğunu gösteriyor. Antik Kilis’in, bugünkü yerinin 12 kilometre kadar batısında yer aldığı düşünülüyor. ‘Kilis’ isminin, ‘Kiris’ şeklinde okunarak ‘efendi’ anlamına geldiği biliniyor. Burası, bir zamanlar İskenderun Körfezi’nden Fırat Nehri’ne kadar uzanan Christik eyaletinin merkeziydi. Bazı haritalarda, bu bölge de Kilis olarak adlandırılmıştı. Bizans döneminde ise Kilis’in bulunduğu yer ‘Ciliza’ olarak geçiyordu. Roma döneminde buraya ‘Ciliza siv ürmaji’ deniyordu.

Efemera 2023043020011788063012

9. yüzyılda bölgeye gelen Müslüman Türkler, ‘Kiris’ kelimesini kendi dillerinde ‘düz’ anlamında kullanarak, şimdiki yerleşim merkezine ‘Kilis’ adını verdi. Ayrıca, Şor Türkleri’nin bu güzel yere ‘bal dalağı’ anlamında ‘Kilis’ dediği de rivayetler arasında. 
 

Muhabir: YUSUF ÖZTÜRK