Kırılgan ŞİMŞEK…

Galatasaray deplasmanı, Sarı - Kırmızılı taraftarlar tribünleri doldurmuş, mükemmel bir atmosfer. Ekibimiz kendinden emin keyifli ve istediğini bilen bir futbolla başlıyor maça…
Şimşek’in golüne kadar her şey yolunda.
17. dakikada Diego- Deniz Kadah organizasyonu ile gelen gol “ İşte bu sefer olacak” dedirtiyor. Bu gol bizimkileri rahatlatırken Galatasaray’ı kamçılıyor.
Danilo’nun sakatlanıp oyundan çıkması ve Eto’o’nun oyuna girmesi işin rengini belli ediyor.
Yoğun baskı ve arka arkaya kaçan gollerin tek sebebi orta alanda veya defanstan çıkarken kaybedilen toplar. Bizim takımda bir gariplik var. Her biri ayrı ayrı değer olan oyuncular bir araya geldiğinde nedense sırıtıyor.
Olmuyor, olamıyor.
Bu takımda birlikte oynayamama hastalığı var.
Ya oynayamıyorlar ya da oynatılamıyorlar.
Galipsin ve topu kontrolünde tutacak ender isimlerden birisi olan Yekta’yı oyundan alıp Makoun’u oyuna alıyorsun. Sonra Serdar Özkan’ı çıkarıp sakat olan Emre Güral’ı sahaya atıyorsun. Emre’nin girişiyle golü yiyorsun.
Şimdi Selçuk’un frikikten attığı golü irdeleyelim. Selçuk’un en çok gol attığı bölge ve vurduğu yeri sorsan 3 yaşındaki çocuk bilir. Kötü baraj kötü yer tutuşu.
Bu Fornezzi iyi kaleci mi kötü kaleci mi anlayamadım gitti. O gol yenir mi kardeşim?
İyi vursa içim yanmaz keleyi tuttu ve gol oldu. Adamlarda biliyor bizi maalesef.
Bize gelen şutlarda kaleyi tutan şutların yarısı gol oluyor. Yetka çıkınca bütün dönen toplar Galatasaraylılarda çıkamıyorsun defans yoruluyor ve kaçınılmaz son.
Bruma, Celustka’yı koridora çeviriyor senden “TIK” yok
Bu Morais bizi düşürecek haberiniz olsun.
Böyle oynamaya böyle oynatmaya devam ederse ligin ilk yarısında havlu atarız.
Bu takımın bu kadar kırılgan olmasının sebepleri araştırılmalı. Öyle çıkıp Eto’o yu kadro dışı bırakmakla olmuyor bu işler. Bi de bu takıma bu sonuçları aldıran adamı sorgulayın.
Gönderin yoksa geç olacak.