Kirlilik...

Bazen okuduğum bir kitabın ya da hikayenin beni kirlettiğini düşünüyorum. Anlamsız, kurgusuz, rastgele bir cesaretle yazılmış, amacı yazılmaya başladıktan iki satır sonra değişmeye başlamış, başlamışken bitireyim diyerek sonunu merak etmeye çalışıp sonrasında daha da pişman olduğum okumaların beni kirlettiğini düşünüyorum. Zavallı beynime yaptığım bu kötülüğü nasıl affettirebilirim bilmiyorum. Kızgınlık, cüret edilen bilgisizlik, yazmış olmak için yazmanın hissi ile ruhumda bir karanlık bir kızgınlık hissediyorum. Geçen zaman ise en büyük kayıp.

Bazen okuduğum bir kitabın ya da hikayenin beni güzelleştirdiğini düşünüyorum. Etrafımda dünyanın döndüğünü unutuyor, gözlerimi kapatıp o sahneyi yaşamak istiyorum. Aç susuz yaşadığım kitabın içinde biri dokunup uyandıracakmış diye korkarak rüyalar görüyorum. Kendi kendime gülerken ya da ağlarken yakalıyorum kendimi. Sonra kendimi yakalama fikrine gülüyorum. Çok uzaklaşmadan geri dönüyor, daha oturmadan sayfaları çevirmeye başlıyorum. Farklı bir hayat yaşamış beynimi sakinleştirmek için dinginleşmeye çalışıyor, büründüğü karaktere saygı duymaya başlıyorum. Tarif edilen yerleri yemekleri merak ediyorum mesela ya da kahramanın en sevdiği çiçeği sevmeye başlıyorum. Ya da bir psikozun takıntılarını takıntılarım yapıyorum.Bitince hikaye ben eski ben gibi hissetmiyorum artık kendimi. Değişmiş, yenilenmiş, duyguları, tepkileri farklılaşmış gibi geliyorum bana. Yeni ben daha zengin daha güzel üstelik. Bir tek düşme korkum var, gözlerimi açmaya hala cesaret edemediğim o dünyadan çıkmak istemediğim için.

Bazen bir sergiden çıkarsınız kaçmaya çalışan adımlarla. Olmaması gerektiğini düşündüğünüz taklitler tekrarlar gelir gözünüzün önüne. Hayal kırıklığıdır.

Bazen bir sergiyi saatlerce gezmek istersiniz kendinizi ödüllendirir gibi. Ne anlatmış, nasıl anlatmış, nasıl böyle düşünmüş diye düşünerek ve keyifle. Paylaşırsınız, önerirsiniz, 'mutlaka görmelisin' dersiniz. Sanatçıyı merak eder hakkında araştırma yaparsınız sorular sorarsınız. Uygar hissedersiniz, özel hissedersiniz.

Bazen yürürken biri çarpar omzunuza, siz şaşkın yere düşen çantanızı alırken ne olduğunu anlamadan 'önüne bak' diyen kaba bir sesle irkilirsiniz...

Bazen kolunuzu arkadan çeker birisi 'atkınız düştü' der...

Bazen bir kız çocuğu kaybolur bir yerlerde, bir çocuk gelin olur...

Bazen bir kız çocuk kurtulsun diye binlerce kişi seferber olur...

İyi ile kötü arasındaki farktır bu...

İyi bir resim ile kötü bir resim arasındaki fark...

İyi bir heykel ile kötü bir heykel arasındaki fark...

İyi bir yemek ile kötü bir yemek arasındaki fark...

Yani iyi ile kötü arasındaki fark hayatımızı değiştirme şekilleri arasındaki farktır. İyiler bizi iyi hissettirirken kötüler bize kötü hissettirir.
İyi insan ile kötü insan arasındaki fark da budur. Sana nasıl hissettirdiği ile
alakalıdır. Ruhunuzu kirleten insanları unutmanız dileği ile...