Attalos yurdu anlamına gelen Antalya, Bergama Krallığı döneminde kurulmuş bir şehirdir. Antik yerleşimler bakımından yalnızca Türkiye için değil dünya genelinde de en zengin şehirlerden birisidir. Günümüzde arkeologlar tarafından çokça ilgi gören antik kentler Antalya'nın turistik açıdan ilgi görmesinde de büyük rol oynuyor. Pamphylia yani çok verimli anlamında da anılan, hem tarihi hem de doğal güzellikleri bakımından oldukça zengin bir kent. Hem merkezde hem de ilçelerinde çok değerli antik kentler bulunduruyor. Bu ilçeler içerisinde en dikkat çekici olanlarından birisi de Serik’tir. Serik, Antalya ilk merkezine yaklaşık 40 km uzaklıkta bir ilçedir. Antalya’nın popüler tatil merkezlerinden olan Serik, her yıl özellikle yaz ayları yerli ve yabancı turistler tarafından ziyaret edilmektedir. Antalya Serik ilçesi sınırları içerisinde birçok kültürel varlık ve doğal güzellikler bulunmaktadır. Tarihi, doğal güzellikleri ve turistik mekânlarıyla oldukça zengin bir bölge olduğundan her yıl yüz binlerce turistin ziyaret ettiği noktalardan biridir. İlçe, antik çağlardan günümüze kadar birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve tarihi kalıntıları bugüne kadar korunarak gelmiştir. Bugün sizlerle bu buram buram tarih kokan ilçedeki antik kentlerden birini inceleyeceğiz: Pednelissos Antik Kenti.foto1-3PİSİDYA TOPRAKLARI İÇERİSİNDE
Öncelikle antik kent, Antalya’nın 75 km. kadar doğusunda, yer alan Serik ilçesinin Gebiz Mahallesi sınırları içerisinde, Kozan Köyü’nün Bodrumkaya mavkiinin dağ yamacına kurulmuş. Antik kentin yerleşkesi, antik coğrafyada yer alan Pamfilya bölgesi ile olan bağlantılarından dolayı, sınırları güçlükle çizilebilen Pisidya toprakları içerisinde kalmaktadır. Kentin Psidya bölgesinin içinde kaldığını bizlere kanıtlayan bir başka değerlendirilmesi gereken sınır da kentin Sagalassos Antik Kenti ile Adada Antik Kenti arasında kalmasıdır.foto2-6LUVİ DİLİNDE ‘SU ÜLKESİ’
Antalya İtalyan konsolosunun Osmanlı İmparatorluğu döneminde Antalya’yı işgal etmeden önce özellikle bölgenin tarihi antik kentleri üzerine yaptırdığı yoğun araştırma sırasında ilk kez 1914 yılında keşfedilen antik kent, bilim dünyasına ‘Pednelissos Antik Kenti’ olarak tanıtılmıştır. Günümüz araştırmacı tarihçilerinden Bilge Umar, kentin adının Luvi dilinde ‘Su Ülkesi’ anlamına gelen ‘Pa-udna-laissa’dan geldiğini söylemektedir. Yakın çağımıza kadar, bugün Kozan-Bodrumkaya olarak tanımladığımız bölgede yer alan bu kalıntılarda günümüze kadar gelebilmiş yazıtlarında bu yerleşkenin Pednelissos Antik Kenti olduğuna dair destekleyici verilere ulaşılamamış olsa da antik kaynaklarda Pednelissos’un, Selge ile Aspendos arasında lokalize edildiğine dair verilerin olması, bu kenti en uygun konumda olduğunu kanısını güçlendirmiştir.foto3-6EN ESKİ YAZIT MÖ 2. YÜZYILDA
Pednelisos kenti, geçmişi kadim Anadolu halkı olan Luvilere dayanan Pisidyalılar tarafından kurulmuş. Pisidyalılar özgürlüklerine düşkün, savaşçı bir halk olarak tanınıyor. Şehir ile ilgili tespit edilmiş en eski yazıt MÖ 2. yüzyılda komşusu Selgeliler ile olan savaşı anlatıyor.foto4-2KENTİ ÇEPÇEVRE SARARAK KUŞATAN GÜÇLÜ SURLAR
Pednelisos kenti, geçmişi kadim Anadolu halkı olan Luvilere dayanan Pisidyalılar tarafından kurulmuş. Pisidyalılar özgürlüklerine düşkün, savaşçı bir halk olarak tanınıyor. Pednelissos Antik Kenti’nde bugün halen yer alan güçlü surlar ve kulelerin şehri iyi korumak için son derece koşullara uygun bir şekilde yapıldığına tanık olmak, şehrin yeri konusundaki şüpheleri giderecek önemli verilerdir. Selgelilerin, Pednelissoslulara yaptıkları saldırıları Seleukos Komutanı Garsyeris’in sayesinde geri püskürtülmüştür. Kenti çepçevre sararak kuşatan bu güçlü surların Helenistik Dönem ortalarına kadar tamamlandığı gözlemlenmiştir. Pednelissos Antik Kenti'nde ‘Akrapol’ olarak anılan güney yamaçtaki surlar ve Apollon Kutsal alanının yapılaşması, düğer kalıntılara göre daha erken özellikleri ile Erken ve Yüksek Helenistik Dönem içlerine tarihlendirilebileceği anlaşılmıştır. Kentin kuzeyinde yer alan surlar ve kuleler de Helenistik döneme aittir. Bu surların, Roma Döneminde onarımlarının yapılıp kullanımı sürdürüldüğü de tespit edilmiştir. Kent mimari bakımdan oldukça güçlü yapılmış olacak ki Agora ve Agora binasının da planlamasıyla Helenistik Dönem özelliğini yansıttığı görülmüştür. Pednelissos Antik Kenti’ne Roma ve Bizans Dönemi damgasını vurmaktadır. Yukarı ve aşağı şehir olarak ikiye ayrılan kentte, iki şehir arasında birbirini kesen caddeler ve merdivenler yer almaktadır. Şehirde sağlam kalmayı başarabilmiş yapıların yanında, birçok yapı yıkık durumdadır. Bizans Dönemi’ne ait iki bazilika vardır. Mezar yapıları, girland bezemeleriyle zenginleştirilmiş lahitleri, hamam binası ve tapınakları ile giderek gelişen bir yapılaşmanın varlığını kanıtlar durumdadır. Sur duvarları, giriş kapısı, kuleler, agora ve su sarnıçlarını zamanın tüm acımasızlığına rağmen yıkık da olsalar ayakta kalabilmişlerdir. Agoranın kuzeyinde yer alan dev bir sarnıç, halen faal bir şekilde içi doludur. Yüzey araştırmaları sırasında bulunan seramiklerden şehrin konumundan dolayı Akdeniz ticaretinden uzak alabileceği akla gelse de kentte bulunan Helenistik döneme tarihlenen ithal keramiklerden Pednelissos’un doğu Sigilata ve Suriye’nin yanı sıra Sagalasos ve Perge gibi yakın çevre şehirlerle de ticari ilişkilerde bulunduğu anlaşılmıştır.foto6ZİYARETÇİ AKINI
Antik kent, çevresindeki doğal güzellikleriyle de ünlüdür ve birçok turist tarafından ziyaret edilmektedir. Her yıl on binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilen Sillyon Antik Kenti, Serik’in simgelerindendir. Bölgeyle özdeşleşen mimari yapısıyla oldukça dikkat çeken kent, ziyaretçilerine hem tarihi hem de görsel bir şölen sunmaktadır. HABER/BUSE ER

Editör: Uğur Keskin